23 Kasım 2014 Pazar

Galatasaray için kayıp sezonlar başladı..


Yok Ünal Aysal, yok Duygun Yarsuvat, yok Prandelli, kimi sayarsanız sayın; geçmişi geri getiremezsiniz ve bugüne çare edemezsiniz..

Kilit cümle şudur: Mevcut duruma göre ne yapılmalı, en az hasarla nasıl çıkılmalı?

Bence başkanından, ta sıradan Galatasaray taraftarına kadar herkes kafa yormalı ve en makul çözüme odaklanmalıdır..

Tabii şunu peşinen kabul etmek ve gerçeğimizle yüzleşmek zorundayız.
-2014-2015 sezonu kayıptır. Ötesi meçhuldür..

-Devre arasında özellikle yüksek maliyetli Muslera, Sneijder gibi en az 20 oyuncuyla ilişki koparılacaktır.

-En 2-3 yıl iddiadan uzak, bütçeyi ayarlama, dengeleme politikası izlenecektir.

İyi de Galatasaray’ı bu hale getirenlerden hesap sorulmayacak mı?

Valla dernekler kanuna göre futbol şirketi yönetilirse varacağı nokta burasıdır. Sorumsuz sorumlulukla yürütülen işlerden hiç fayda ve hayır gelmez..

Adam başkan ama sorumsuz..

Adam transferden sorumlu yönetici ama sorumsuz..

Herkes icraat yapıyor ama sorumluluğu almıyor..

Daha açık konuşursam; 20 milyona bir futbolcu alınıyor, sonra 5 milyona satılıyor..
‘’Kim aldı, niye aldı, neden zararına satıldı?’’ Sorularının karşılığını verecek ciddi bir mekanizma yoktur.

Bana kimse yok divan kurulu, yok genel kurul demesin, hiçbirinin yaptırım gücü yoktur, zaten hepsi de birbirinin tanışıdır..

Borsaya açık Galatasaray şirketi var ama, yönetim dernek gibi..

Bu külli olmaz ve yürümez..

Neden?

Dernek yönetiminde olanlar otomatik olarak şirket yönetiminde..

Neyse uzun mevzuudur..

Biz şimdi 800 trilyon borç, yüksek maliyetli oyuncular, kadroya bile alınmayan ancak parasını alan Ebue gibi ekstra harcamalar karşısında ne yapılmalıdır?

Yeni borçlanma mı?

Bence çok yanlış olur. Çünkü dökme suyla değirmen dönmez. Çare değildir.

İşte benim acil eylem reçetem:

-Futbol dışında tüm şubeleri geçici olarak kapatırım..

-Elimdeki yüksek maliyeti yerli ve yabancı tüm futbolcuları devre arasında satarım, gerekirse bedava veririm ki bu yükten kurtulayım..

-Ondan sonra kulübü bu hale getiren son 10 yıl yöneticilerini bir havuza toplarım, oluşturulacak etik komisyonunda tek tek kusurlarını bulurum ve Galatasaray camiasının bilgisine sunarım..

İşte Adnan Polat’ın Galatasaray’a zararı şudur, işte Ünal Aysal’ın zararı şudur diye..

Tamam şampiyonluklar yaşattı, futbolculuk yaptı ama, Fatih Terim de Galatasaray kulübüne maddi çok zarar vermiştir kanaatindeyim.

-Devlette acil olarak dernekler yasasını değiştirecek, kulüplere gelen başkanlar neden oldukları zarara mutlaka ortak edilecektir.. Böylece suyu bile üfleyerek içecektir.. Şunu da aldım, şunu da sattım gibi bol keseden atmayacak duruma gelecekler..

Sorumlu sorumsuzluk dünyanın hiçbir yerinde yoktur.. Hem Galatasaray Başkanı ol ve sorumluluğu üstlen, hem de hiç sorumlu olma.. Bu nasıl iştir? Ama işte yasalar da böyle bir boşluk maalesef vardır..

Son söz: Yeni başlangıç, her hafta acı çekmekten bin kere daha iyidir..

Not: Galatasaraylılar yorum hanesine düşüncelerinizi, fikrinizi paylaşın derim..


15 Kasım 2014 Cumartesi

Galatasaray markası satılır mı?


Galatasaray'ın eski futbolcusu Ümit Karan, ‘‘Galatasaray'ın mali yapısının oldukça kötü durumda olduğunu ve gizli gizli Ruslara ve Kazaklara satmaya çalıştıklarını’’ iddia etti.

Bu haberi ilk duyunca biraz irkildim ve ‘’Ne oluyor yahu?’’ dedim..

Sonra Galatasaray Kulübü Başkanı Duygun Yarsuvat, ‘’Hayır, yok öyle bir şey’’ dedi..

Aradan bir zaman daha geçince ve daha sakin düşününce ‘’Allah, Allah! Neden olmasın! Ne mahsuru var! Olabilir!’’ sözcükleri içimden döküldü..

Neden derseniz:

Valla Galatasaray markası ve ismi korunacaksa; Galatasaray taraftarı olarak beni hiç rahatsız etmez..

Dünyada örnekleri de yok değil hani..

İşte PSG, işte M.City, işte Chelsea…

Aslında marka ve isim olarak satın almaya değer bulunman bile harika bir gelişmedir..

Ha bu arada Galatasaray Kulübüne hizmet edeceğim deyip; kendi markalarını ve isimlerini yaratanlar için çok kötü bir duyumdur..

Artı, yok liseli, yok alaylı, yok Kıraç gibi kulüp içinde yaratılan hegemonyalar pat diye yıkılacaktır..

Malumunuz Galatasaray Kulübünün 800 milyona yaklaşan borç sarmalı vardır. Futbolculardan, basketçilerden parasını alamadığı için icraya verenlere mi bakarsın, FIFA’ya gidenleri mi ararsın,  takıma gerekli katkıyı yapmayanları mı bulursun.. Velhasıl hepsi vardır ve yaşanmaktadır..

Galatasaray Kulübü şu an itibarıyla zor ve acz içindedir..
(ACZ -Türkçe anlamı: Beceriksizlik. İktidarsızlık. Kuvvetsizlik. Güçsüzlük. Yapamamak.)

Diyelim ki bir Rus şirketi atıyorum GAZPROM teklif etti: ‘’İşte borcu kapatırım, 150 milyon dolar transfer harcaması yaparım, yeni takım oluştururum, Şampiyonlar liginde ve Türkiye’de hep kafaya oynarım’’ derse ne yapacağız?

Bana kalsa; önerinin hemen üstüne atlarım..

Ama Galatasaray’ın marka ve ismi üzerinden güç devşiren insanlar kabul eder mi?

Zor ama eninde, sonunda bu noktaya geleceklerdir..

Korkarım ki, geç kaldıkça marka ve isim sürekli değer kaybedecektir.

Daha kötüsü ise borç sarmalı bu hızla giderse; artık RİVA’yı satsan da bu girdaptan kurtulamazsın..

Diğer yandan suçlu ya da vebal aramaya gerek yoktur.. Olmuş, bitmiş ve bugüne gelinmiş.. Önemli olan yarını kurtarmaktır..


Bir Galatasaray taraftarı olarak düşüncem bu yöndedir.. Diğer Galatasaray taraftarlarının bu konuda görüş ve yorumunu merak ederim.. Yazının altına eklerlerse sevinirim..