Fenerbahçe Spor Kulübü Yüksek Divan
Kurulu Temmuz ayı olağan toplantısında kürsüye gelen Sayın Aziz Yıldırım, esas
itibarıyla bilinen tezlerini tekrar etti. Konuşmasında dikkatimi çeken
cümleleri parlatarak paylaşıyorum, sonra düşüncemi ve yorumumu açıklıyorum..
Güçlerini nereden aldıkları belli olmayan kendinden menkul
kişilerle bu operasyonun başlatılması hayli zaman almıştır. Onlar için doğru
zaman Fenerbahçe'nin şampiyon olduğu senedir.
3 Temmuz'un amacı, Fenerbahçe üzerinden Türk sporunu ele
geçirmekti.
3 Temmuz örgütlü bir zihniyettir. Bizimle her fırsatta
görüşen, top oynayan Fenerbahçe Konge üyesi olanlardır. Bizleri açılışlara
davet eden beraber maç izlediklerimiz kişilerin bize bunları yapmasıdır. Kısaca
o kişilere ahlaksız diyorum.
Bir şike operasyonu yapılıyorsa, 1-2 yıl önceyi değil 20
seneyi inceleyelim.
Ben şike yaptıysam Fenerbahçe için yapmışımdır. Bizler şike
yaptıysak kulüp de yapmıştır.
Burada önemli olan Fenerbahçe'yi ele geçirmek.
Gelelim
benim yorumuma..
Konuşmada
en göze batan ya da ilk yıldırım çakması TFF’nadır.. ‘Sportif soruşturma
sonucunda şikeyi ve teşviği yöneticiler yaptı diyorsanız kulüp için de gereğini
yapınız.. Yani küme düşürünüz’ mealinde laf söylüyor.. Bu çarpıcı tespitini ‘havuzdan
çıkarım’ salvosuyla destekliyor..
Yine
3 Temmuz sürecinin sadece Fenerbahçe’ye yönelik kurgu ve kumpas olduğunu altını
kalın çizgilerle çiziyor ve tekrar tekrar söylüyor..
Madem
Türk futbolunda şike soruşturulacak ‘son 20 yıla neden bakmıyor sunuz?’ sorusunu
sürekli kamuoyuna soruyor, ilgilere çağrı yapıyor..
Bence
en önemli deklarasyonu şudur: ‘’Bizi siz yargılayamazsınız dedim, şimdi de diyorum, bizi
tarih, Fenerbahçe yargılayacak.’’
Kısaca soruşturmayı yürüten emniyeti, soruşturmayı açan savcılığı, davayı gören mahkemeyi tanımıyor.. Soruşturmayı açanları da ‘’ Güçlerini nereden aldıkları belli olmayan kendinden menkul kişiler’’ olarak tanımlıyor..
Kısaca soruşturmayı yürüten emniyeti, soruşturmayı açan savcılığı, davayı gören mahkemeyi tanımıyor.. Soruşturmayı açanları da ‘’ Güçlerini nereden aldıkları belli olmayan kendinden menkul kişiler’’ olarak tanımlıyor..
Peki, bu beklenen konuşma Sayın Aziz
Yıldırım ve Fenerbahçe lehine mi olmuştur?
Bence kesinlikle hayır..
Çünkü Aziz Beyin bu konuşması; süreci
yönetmeye çalışan siyaseti, mevcut TFF’yi çok zor durumda bırakmıştır. Sportif
yargılama tamamlanmış, adli yargılama tamamlanmış, Yargıtay aşamasına kalmış,
UEFA, FIFA bir şekilde argo tabirle bağlanmış ama bu meydan okuma, rest çekme
anlamına gelen konuşmayla, işin içinde olan herkesi havaya zıplatmıştır..
Bana göre Aziz Beyin, bir savunma
argümanı çok çürüktür.
Nedir o derseniz; ‘’Bir şike operasyonu yapılıyorsa, 1-2 yıl
önceyi değil 20 seneyi inceleyelim.’’ cümlesi çok tehlikelidir. Buradan
şunu anlıyorum: bizden önce de şike, teşvik vardı, neden sadece bizim şampiyon
olduğumuz yılı mercek altına aldınız?
Buradan şu anlam çıkmaz mı?
Biz şike yaptık, teşvik verdik..
Bu yanlış savunma argümanını şu örnekle
çürütmeye çalışayım..
İstanbul’da her gün 100’lerce hırsızlık
vakası yaşanıyor, bunların ancak yüzde 10’nu oranında failleri yakalanabiliyor.
Bu mantıkla yakalanan hırsızlar diğer yakalanamayan hırsızları savunma argümanı
olarak nasıl kullanabilir?
Bence kullanamaz.. Ancak yaptığı iddia
edilen hırsızlık eylemini yapmadığını kanıtlamaya çalışır..
Peki, yakın gelecekte futbol dünyasını
ne bekliyor?
Sakin bir süreç olmayacağı bugün
YILDIRIM gibi konuşmayla açığa çıkmıştır. Lig bile zor biter bu gidişle..
Sayın
Aziz Yıldırım gemileri yakmıştır.. Poker tabiriyle reste rest çekmiştir. Ben yanarsam herkesi yakarım söylemini bir
kez daha cümle aleme ilan etmiştir. Muhtemelen bir sonraki konuşmasında
duyduğu, gördüğü diğer takımların şike ve teşvik konularını gündeme
getirecektir. Yani herkesi bu işin içine çekmeye çalışacaktır ve bu tutum ana
strateji olarak boy gösterecektir..