25 Kasım 2012 Pazar

Oğuzhanspor çıkışa geçti..







Oğuzhanspor-Muğlaspor maçını izlemek üzere yine yaklaşık 5 dakika önce açık trübünde yerimi aldım.

 

Saat 13.30’da başlayan müsabakanın hemen ilk dakikalarında gözüme çarpan ayrıntı şu oldu:

 

Oğuzhansporlu oyuncular işin ciddiyetine varmış, iyi kondüsyon yüklenmiş ve çata çat oyun prensibini edinmiş gördüm.

 

Nihayetinde de ilk yarım saat içinde golü buldu ve maçı da 1-0 galip tamamladı. Bu da çok önemlidir. Çünkü mücadele azmi ve skoru koruyabilme savunması her takımda bulunması gereken meziyettir.

 

Velhasıl 6 haftalık inişten sonra çıkış başladı diyebilirim. Zaten bunun sinyali geçen hafta deplasmanda alınan beraberlikle verilmişti.

 

Takımın çehresine böylesine değiştiren faktörlerin başında teknik direktör geliyor.

 

Neden?

 

Çünkü oyuncularına hakim olmuş, kimin nerede, ne yapacığını ve ne kadar yapabileceğini biliyor, ona göre oyun şablonu kurguluyor..

 

Takıma 90 dakika tam destek veren, takımla birleşen, özdeşleşen seyirciler de 2. en önemli faktör olmuştur.

 

Yönetime tavsiyem şudur ki, deplasman maçlarına da Bucak Seyahatten kiralanan araçlarla mutlaka seyirci götürülmelidir..

 

Herkesin arzuladığı, beklediği Oğuzhanspor oyun karakteri bu olmalıdır. Bu şekilde oynadığı maçları kazanması, kaybetmesinden daha kolaydır..

 

 

 

19 Kasım 2012 Pazartesi

Süper Ligde haftanın panoraması..


Süper Ligde haftanın panoraması..

 

Süper ligimizin 12 haftası tamamlandı ve ilginç bir puan tablosu ortaya çıktı.. İlk 10’da yer alan her takımımız şampiyonluk yolunda iddialıdır. Çünkü birinci 22 puana sahip iken 16 puanı olan takımın 2 maç alması halinde kendini tepede bulabilir..

 

Ha bu heyecan getirir mi? Elbette ama tartışmalı olan ligimizin kalitesi biraz daha tartışılır.. Bence ligimiz dengesiz, istikrarsız ve kalitesiz olduğunu kanıtlar.

 

Gelelim haftanın flaş olayına.. Eskişehirspor-Fenerbahçe maçının 26.dakikası oynanırken Hakem Fırat Aydınus, Fenerbahçeli Oyuncu Caner’e direk kırmızı kart çıkardı. Kıyamet koptu, 48 saat geçmesine rağmen hala kopmaya devam ediyor..

Gelelim benim görüş ve yorumuma:

Hakem Fırat Aydınus büyük hata işlemiştir. Çünkü görmeden ama tahminen kart kullanmıştır. Elbette skandal üstü yanlış bir karardır.  Hakem bu kararıyla düdüğünü asmalı mı? Bence hayır.. Çünkü hata yapan hem de çok büyük hata yapan ne ilk hakemdir ne de son hakem olacaktır. İlla da düdüğünü asacaksa bu yüzden olmamalıdır. Gösterdiği kırmızı kart sonrası yaşananlar yüzünden düdüğünü asmalıdır.. Sahanın ortasında tabiri caizse kendisini armut ağacı gibi silkeleyen, çekiştiren oyunculara ve Teknik Direktör Aykut Kocaman’a kırmızı kart kullanamamıştır..

 

Maç sonrası tepkisini ortaya koyan Fenerbahçe Teknik Direktör Aykut Kocaman hakem ve oyun dışında neler dedi neler.. ‘Yok 3 Temmuz süreci bitmemiş, yok şike sürecinin cezası bitmemiş’ gibi sözler..

İyi de Sayın Aykut Kocaman, Fenerbahçe Kulübü’nün yöneticisi mi, basın sözcüsü mü, gizli görev sahibi mi? Nedir teknik direktörün görevi? İşte takımı maça hazırlamak, taktik ve strateji belirlemek, oyuncularının antremanını gözlemlemek ve diğerleri..

Fenerbahçe Başkanı, asbaşkanı, basın sözcüsü gibi birçok görevli varken..Ehee şike süreci konusunda konuşmak ne zamandan beri teknik direktörlerin vazifesi oldu? Hem Allah Aşkına! Fenerbahçe şikeden ne ceza aldı? Sportif ceza almadığı için bu kadar sancılı geçiyor süreç ya..

 

Dün gece BEYAZ TV’de skandal yaşandı hem de 2 kere yani katmerli oldu..

İlki Hakem Fırat Aydınus’un oturduğu daire kamerayla resmen basılıyor.. Zile basılıyor, bir hanım kapıyı aralıyor ve ‘Fırat yok’ diyor ama gider mi hiç Beyaz TV Spor Muhabiri Mustafa Çevik? Tekrar kapıya vuruyor, tekrar vuruyor.. Sonra apartman önüne iniyor, özel hayata dair komşularına soru soruyor, yok boşandı mı Fırat? Ne zaman gelir Fırat?..

Bu da yetmiyor, çağrılan polise tabiri caizse racon kesiyor yine aynı muhabir.. ‘Neden geldin, sen muhtar mısın?’ gibi polise abuk sabuk soru soruyor.. Çiçeği burnunda, yeni Beyaz TV Spor Müdürü olan Sayın Ertem Şener’e bir çağrı yapmak isterim: ‘Birisi spor muhabiri olduğunu zanneden Mustafa Çevik Beye, dur demelidir’

 

Skandalın daha katmerlisi ise kendi yorumcularından olan Sayın Ümit Özat’a kumpas yapılıyor.. Önceden TFF Genel Sekreteri Ufuk Özerten ile telefon bağlantısı kuruluyor..  İşte Merhum Çoşkun Özarı’nın 500. Milli Maç onur listesinde neden olmadığı soruluyor falan derken konuşmanın son paragrafında hiç alakası yokken ‘Sayın Ümit Özat’a ŞEREFSİZ’ diyor. Kim? TFF Genel Sekreteri..

Kalktılar, reyting uğruna bu bölümü de yayınladılar.. Ümit Özat Bey, karşılık verdi ama neye yarar.. Adam karşısında yok ki.. Ümit Beye şu kadarını söyleyeyim; ‘sizin üzerinizden kumpas yürütüldü, sakın o programda bir dakika daha kalmayın, size caktırmadan itibarsızlaştırma operasyonu yapıldı.. Tabii ki siz bilirsiniz..

 

Benden bu kadardır.. Haftaya bakalım neler olacak neler…

 

16 Kasım 2012 Cuma

Bakkal, marketi bozguna uğrattı…


Mesut BAKKAL komutasındaki ordu, Fatih MARKET emrindeki yıldızları duman etti, bozguna uğrattı..

 

Neden bu benzetmeyi yaptım?

 

Karabük Teknik Direktörü Sayın Mesut Bakkal’ın dar ve mütevazi kadrosu bir yana, Galatasaray Teknik Direktörü Sayın Fatih Terim’in yedekleri bile ayrı bir takım olabilecek yıldız oyuncu zenginliğine sahip ise BAKKAL-MARKET benzetmesi şaşırtıcı olmaz herhalde..

 

Galatasaray’da en kızdığım taraf geçen haftalardan hiç ders çıkarmamasıdır.. Rakibi olan her takım Galatatasaray’ın taktik ve stratejisini çözmüştür. Aynı şablonda ısrar etmeyeceksin artık.. Oyun düzenine yaratıcılık katacaksın ve rakibi şaşırtacaksın..

 

Galatasaray’a bu sezon; 12 maç sonra çok net görüldü ki, artık 4-4-2 düzeninde oynarsan kaybedersin..

 

Çare nedir?

 

Fatih Terim, anlamalı ki, bu sistemle çok gol yiyorsun, maç sonucunda ya mağlup ya da berabere kalıyorsun, hemen başka sistem oluşturacaksın; 5-4-1 mi olur, 4-5-1 mi olur, 4-6-0 mı olur? Orasını bilemem ama her ne olursa olsun, başka sistemle oynamak zorundadır..

 

Mevcut oyuncu kadrosunun 4-4-2 sistemini oynamaya uygun olmadığını artık sokaktaki çocuk bile bilmektedir..

 

Orta sahada baskı yapmayan Hamit, Melo, Amrabat, formsuz olan kanat oyuncuları Hakan Balta, Ebue gibi oyuncular varken; bu sistemde ısrar etmeyeceksin..

 

Fatih Terim bu sistemde ısrar ederse ne olur?

 

Önce kendine, sonra Galatasaray’a yazık olur..

14 Kasım 2012 Çarşamba

Türk futbolu iflah olmaz..


Hani çok eskiden nedeni ya da tanısı belli olmayan rahatsızlıktan bir insanımız vefat ettiği zaman ‘ince hastalıktan gitti’ denirdi ya.. Maalesef Türk futbolu da iflah olmaz ince hastalıkla mücadele ediyor ve günden güne eriyor..

 

Tabii ki 2012 yılında Türk futbolunun rahatsızlığı bellidir, hem tanısı, hem tedavisi, hem de müsebbipleri ortadır..

 

Normal ve doğal mecrasında devam etmeyen olaylar zincirini takip edebilen ve okuyabilen herkes baş müsebbip şudur, sonrası şunlardır diyebilir..

 

Neyse adını koymak ve tadavi için önce müsebbiplerini sayalım mı?

 

İlk sırada Başbakan vardır, sonra spor bakanı, sonra bazı siyasi partiler, sonra TFF, sonra bazı kulüp başkanları ve yöneticiler, sonra UEFA’dan Şenez Erzik ve Platini diyorum..

 

Mevcut tanısı nedir?

 

Türk Futbolu uyutma sendromuna girmiştir. Oysa ki, ne kadar uyutursan uyut, ne kadar unutturursan unut, hep akılda kalacaktır. Aradan bin yıl geçse bile nesilden nesile aktarılacaktır.. Hele iletişimin çığır açtığı 2012 yılında mümkünatı yoktur ki, son 2 yılda yaşananlar hafızalardan silinsin..

 

Çaresi nedir?

 

İlk aşamada TFF yüzde 100 özerk olmalıdır ve siyasetle bağı tam olarak kesilmelidir..  Daha sonra Türk futbolunun yakasına yapışan ve bir türlü görevi bırakmayan bazı başkanlar hemen istifa etmelidir..

 

Eğer Türk futbolu uyutma sendromunda kalmaya devam ederse hem milli takım, hem de kulüp takımları başarısız kalmaya mahkumdur. İşin kötü yanı ise başarısız sonuçlar almaya 10 yıllarca devam edecektir. Ve uluslararası arenada Türk futbolunun itibarı hep yerlerde dolaşacaktır.

 

12 Kasım 2012 Pazartesi

Medya korkunç bir silaha dönüştü..


Hani futbola olan merakım ve hobim yüzünden Beyaz TV’de yayınlanan ‘Beyaz Futbol’ ve ‘Derin Futbol’ isimli spor programları her hafta pür dikkat izlerim..

 

Yazımın başlığına neden olan sonuca nasıl vardım?

 

Hani Sayın Aziz Yıldırım’ın sahte çürük raporu iddasını geçen hafta ve bu hafta her yerde olduğu gibi Beyaz TV’de de konuşuldu ya..

 

Topluma sunulan algı şuydu: Sayın Uğur Dündar, 2006 yılında sahte çürük rapor iddiasını öğreniyor ancak sümenaltı ediyor ve bu sayede Fenerbahçe Yönetimi’ne giriyor..

 

Özellikle Sayın Rasim Ozan Kütahyalı ısrarla bu Uğur Dündar algısını halkın zihnine ince ince işledi.. Belki 10 kez, belki 20 kez tekrar ederek; Uğur Dündar hakkında olumsuz algı yaratmaya çalıştı..

 

Oysa öğrenildi ki Sayın Uğur Dündar yalnız bir dönem 2000-2002 yılları arasında Fenerbahçe Yönetimi’nde görev yapmıştır. Yani iddia edildiği gibi 2006 yılından sonra görev yapmamıştır..

 

Kimse bana Beyaz TV ve Sayın Rasim Ozan Kütahyalı bunu bilmiyor diyemez ve kimse beni bu konuda ikna edemez.. Sıradan insan bile Google üzerine yazdığı zaman pat diye Uğur Dündar’ın ne zaman Fenerbahçe Yönetimi’nde olduğunu kolayca öğrenebilir ve iddia sahibi Sayın Rasim Ozan Kütahyalı’nın bunu bilmemesi de mümkün değildir..

 

Ha 2 hafta sonra öyle değilmiş dendi ve dudak ucuyla özür dilendi ama medyanın negatif bombardımanı yerini buldu artık.. Sayın Uğur Dündar hakkında medya üzerinden yürütülen çok başarılı operasyonla ‘acaba, yok ya, hadi ya’ gibi şüphe sözcükleri oluşturuldu.

 

Sayın Uğur Dündar’ı bu olayda neden böyle davrandığını anlayabiliyorum.

 

Nasıl?

 

Hani sahte çürük rapor iddiası kulağına geliyor, 2006 yılında dönemim MSB’na telefon ediyor ve raporun varlığını öğreniyor ya.. Bu sözlü bilgiyi kendisini kaynak gösterek Sayın Erman Toroğlu’na yazması için aktarıyor ya.. Eleştiriler ise niye ‘Arena Programı’nda gündeme almıyor ve işlemiyor..

 

Neden peki?

 

Bence Aziz Yıldırım’a olan sevgisi, saygısı ve en önemlis Fenerbahçe sevdalısı olması, dolaylı olarak Fenerbahçe’nin zarar görmesi tehlikesi nedeniyle program yapmasını engelliyor.. Yine de gazetecilik etiğine uygun davranıyor, haberi saklamıyor sadece kendisi yapmıyor..

 

Sonra bir şey daha anladım ki ‘28 Şubat’ sürecinin rövanşı Uğur Dündar’dan bu şekilde alınıyor.. İtibarsızlaştırma operasyonunda medya silahı pervasızca ve acımasızca kullanılıyor..

 

Ben bu durumdan çok korktum ve ürktüm.. İpin ucu kaçmıştır ve medya kontrolsuz silah ve güç haline dönüşmüştür.. Her kim hedefteyse ama öyle ama böyle b.ku yemiştir.. Hem de spor porgramı bile bu amaçla kullanılabilmektedir.


YAZARIN ÖZEL NOTUDUR


İşte benim de ‘Normal Ötesi Aşk’ isimli kitabımın okuyucu yorumlarını paylaşıyorum:






İyi de kitabın bir bölümünü okumak istiyorum diyorsanız; buyurun ilk bölümü aşağıdadır:






Sizler de beğenir, merak eder, almak isterseniz; D&R, IDEFIX gibi seçkin kitapevlerinden ısrarla talep edebilirsiniz..















 

4 Kasım 2012 Pazar

Oğuzhanspor derin krizde..


BAL (Bölgesel Amatör Lig) Ligi Grubu’nda tüm maçlarını kaybeden ve sonucu durumdaki Isparta İl Özel İdare Spor ile tek beraberliği olan ve sondan ikinci (2.) olan Bucak Belediyesi Oğuzhanspor maçı geldi, çattı..

 

Her iki (2) takım için o kadar kritik ve önemli ki ‘olmak ya da olmamak’ bile denebilirdi..

 

Bucak Belediyesi Oğuzhanspor için daha da hayati maç olup herkesin sınavı niteliğindedir.. Kimlerin? Gelen yeni teknik direktörün, gelen yeni oyuncuların, kurulan yeni kadronun ve elbette yönetimin.. Derken saat 13.30’da maç başladı ve ben de açık trübün sol köşede yerimi aldım..

 

Maçın teknik yorum ve anlatımına gelirsem; 90 dakika ve 7 dakika uzatmayla beraber 97 dakika boyunca Oğuzhanspor takım olarak çok kötüydü..

Neden mi?

İlk 45 dakika boyunca tek bir şut atılmadı.. Isparta kalecisini zor durumda bırakacak tek bir pozisyon yaşanmadı.. Kapanan ve kontra atakla gol arayan Isparta, sabırla oyun sistemini korudu. Nihayetinde, maçın 2.yarısı ortalarında, 9 numaralı oyuncusunun kişişel çabası ve yeteneğiyle golü de buldu.. Oğuzhanspor’un nispeten başarılı sağ kanat oyuncusu olan 7 numara 2.sarıdan kırmızıyı yedi ve kaldı 10 kişi.. Isparta ekibi yine bildiği oyundan şaşmadı, yine toplu savunma, yine ani ataklarla gol arama yöntemine sadık kaldı.. Şuursuzca atak yapan Oğuzhanspor Takımı, rakibinin de 10 kişi kalmasıyla oyunu karşı sahaya yıksa da hiçbir sonuç elde edemedi..

 

Ve 1-0 yenildi.. Kime? Hiç galibiyeti ve beraberliği olmayan rakibine..

 

3 maçtır izlediğim Oğuzhanspor’un sorunlarına gelelim..

 

-Bir kere oyuncu transferi çok yanlış yapılmış.. Hepsi sıradan oyuncu olup maçı koparacak, gol yapacak, yaratıcı yıldız tipinde orta saha ya da forvet oyuncu alınmamıştır..

 

-Tamamen yabancıya oyunculara dönülmesi bir tercihtir ve saygı da duyarım. Ama Bucak gibi ilçelerde seyirciyle iletişim kuramayan oyunculardan kurulu takım başarı sağlayamaz.. Ne yapıp edip; en az 5-6 Bucaklı oyuncu takıma monte edilmelidir..

 

-Oyuncular değişti, teknik direktör değişti ve yine de başarı gelmiyorsa; başkan ve yönetim kendini sorgulamalıdır.. Eğer Oğuzhanspor’a faydalı olacağına inanıyorsa; hemen istifa etmelidir.. Oğuzhanspor’un başkanı iş adamı olmalıdır ve profesyonel ekiple çalışmalıdır.. Oğuzhaspor’un siyasetle bağı koparılmalıdır..

 

Sonuç olarak Oğuzhanspor derin bir krize girdi, buradan nasıl çıkar, inanın ben de bilmiyorum.. İşleri bu saatten sonra toparlamak çok zordur..