27 Aralık 2012 Perşembe

Hakem Halis Özkahya nezdinde Türkler iflas etti..


Galatasaray-Fenerbahçe maçının hakemi Halis Özkahya, gözü kapalı iken yüzüne gelen tükrük parçacıklarını tükürdü diye raporuna yazdı, ortalığı toz duman kapladı.. Hakemin 20-30 cm. yüzüne yaklaşarak; öfkesini dillendiren Fenerbahçe’nin Portekizli Oyuncusu Raul Meireles, ağzından çıkan sözler ve tükrükler yetmezmiş gibi ayrılırken yaptığı GAY işareti, hem de 2 kez, bu da yetmedi saha kenarına gelirken seyirciye dönüp tükürdü ve ucuz popülizm uğruna formasındaki Fenerbahçe armasını öptü..

 

Sonra 11 maç ceza verildi PFDK’nda..

 

İtirazlar yapıldı, tükürmediği ancak yorgunluk ve öfke yüzünden ağzından çıkan tükrüklerin hakemin yüzüne geldiği söylendi.. Tahkim Kurulu, nihai ve son kararıyla 4 maç cezaya indirdi..

 

Bu tür tartışmaları futbolumuzun iç meselesi olarak görürüm, bazen haklı karar deriz, bazen haksız karar deriz ama nihayetinde bizim kararımızdır..

Bu konuya Portekiz Futbol Federasyon Başkanı’nın müdahil olması, işte Türkiye’ye futbolcu gitmesin falan demesi, Christian Ronaldo çıkıp; ‘’orası Uganda mı?, Ne biçim ülke, böyle ceza mı olur?’’ demesi, şahsen beni çok üzdü.. Burası sömürge devleti mi arkadaş? Sanki Portekizli oyuncular bedava mı geliyor Türkiye’ye? Beğenmiyorlarsa defolup gitsinler yahu..

 

Hele 32 yaşında, daha yeni FIFA korkartı takmış genç Türk Hakemine GAY işareti yapan ve onu hakir gören Meireles isimli Portekizli Futbolcu; Fenerbahçe camiası tarafından hiç kınanmadı ya, sadecek yuh olsun ve yazıklar olsun diyorum..

 

Hakeme o işareti yapan yabancı futbolcu, aslında sadece o hakeme yapmadı o işareti.. Üstünde taşığı amblem olan MHK, TFF kurumlarına da aynı işareti yaptı manasına gelmez mi? Bence gelir..

 

Anımsayın İngiltere’de futbol oynayan Alpay Özalan, M.United’ın ünlü oyuncusu David Beckham ile tartıştı mı, ne olduysa oldu, tüm İngiliz medyası Alpay’ı aforoz etti, futbol oynamak için soluğu Güney Kore’de aldı..

 

Ulusalcı, Milliyetçi duruşuyla övünen Fenerbahçe camiasının; Raul Meireles hareketine 3 maymunu (kör-sağır-dilsiz) oynaması çok manidardır..

 

Hakeme yaptığı el işareti için özür dilemeyen Raul Meireles’e bu kadar destek verilmesinin manası; tarafgirlik duygusunun insanı hangi uç noktalara taşıyabileceğine ne güzel ama bir o kadar acı örneğidir..

 

Amacım yabancı düşmanlığı asla değildir. Ama yabancının yaptığı yanlışın karşılıksız kalmasınadır benim isyanım.. Yoksa bana ne, tükrük gelmiş, gelmemiş, GAY işareti yapmış, yapmamış.. İşin özü; o hakemimizin nezdinde bizi küçük görüyor, bizi 3.dünya ülkesi olarak tarif ediyor, benim öfkem bunadır..

23 Aralık 2012 Pazar

Oğuzhanspor 3- 1 Yeşilovaspor (İzmir Bölgesi)

 


BAL ligi’nde Oğuzhanspor bal kıvamına geldi artık.. Ne zamandır Oğuzhanspor’un maçını izliyorum, hiç bu kadar rahat, keyifli 90 dakika izlemedim.. Tabiri caizse makine gibi oynuyorlar..

 

Defans bloğunda 2 stoper hatasız oynadı, orta saha 3’lüsü rakibe top göstermedi, forvet Hüseyin ise üzerine düşeni fazlasıyla yaptı.. Ama en hayran kaldığım aksiyon hücuma kalkarken sol kanat bindirmeleriydi.. Hele 2.yarı belki 10 gol pozaisyonu izledim. Maç 3-1 bitti ama 5’lik olması işten bile değildi.. Oğuzhanspor Hocasına tek tavsiyem şu olacaktır; eğer sağ kanat bindirmelerini de çözerse bu takımı kimse yenemez..

 

Yeşilovaspor çok zayıftı, neredeyse 90 dakika, artı 2 dakika uzatmada hiç varlık gösteremedi..

 

Oğuzhanspor için keşke ilk yarı bitmesiydi, çünkü tam istim üzerindeydi.. Bu hızla üstleri zorlayacaktı.. Grubu ilk 2’de bitiren 3. Lige çıkacak ya, kalan maçları kazanırsa zorlayabilir ha…

 
















21 Aralık 2012 Cuma

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Eski Milli Futbolcu Hakan Şükür, yapma bu işi!

 
Malumunuz olduğu üzere Sayın Hakan Şükür, Sayın Başbakan’ın izni ya da olurunu alarak DigiTürk televizyonun Ligtv kanalında yorumcu olarak program yapmaya başlayacağı yazılı ve görsel medyada yer aldı.



En son TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, AK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür'ün bir televizyon kanalında yorumculuk yapacağı yolundaki haberleri, "Vekillik ile bağdaşmayan bir iş yaptığın zaman milletvekilliği düşer. Ağır yaptırımlar var" diye değerlendirdi.


Gelelim benim yorumuma:



-12 Haziran 2011 günü yapılan genel seçimler sonucu milletvekili seçilen Sayın Hakan Şükür ne yapıyordu?



TRT kanalında yıllık olarak yaklaşık 1 trilyon ücret karşılığı yorumculuk…



O zaman Hakan Şükür Beye sormak lazım geliyor.



Neyi?



Madem yorumculuğu çok seviyordun, neden milletvekili oldun arkadaş?



Konunun tartışılacak yanını görmüyorum. Eğer çok sevdiği belli olan futbol yorumculuğu yapacaksa milletvekilliğinden istifa eder, Ligtv’de isterse 24 saat yorum yapar, kimsenin de lafı olmaz…



Yok hem yorumculuk, hem de milletvekilliği yapacağım, size ne bundan derse ki demiş. Bakın ne demiş?



Yorumculuk yapmanız etik mi değil mi?' sorusuna Hakan Şükür, "Etik olmadığını düşünmüyorum. Yazı yazarak para kazanan milletvekilleri var. Özgürlüklerin konuşulduğu bir ortamda böyle bir konunun konuşulmasını istemezdim. Vicdanen rahatım"



Sıradan bir vatandaş olarak demokratik tepkimi işte böyle bir yazıyla dile getiririm ben de.. Hem milletvekilliği maaşı al, hem de yorumculuktan ücret al, oh ne ballı dünya yahu:::J)))



Sayın Şükür, bu hiç etik olmayan durumu kimseye izah edemezsin, kimseye anlatamazsın, kimse de dinlemez sizi zaten…



Çok basit bir soru aklıma geldi: Yahu TBMM hafta sonu çalışacak olursa; Hakan Şükür Bey, ne yapacak? TBMM’deki milletvekili arkadaşlarına ‘’siz çalışmaya devam edin hele, ben bir koşu Ankara’dan İstanbul’a gidip; Ligtv’de futbol yorumu yapayım mı diyecek…



Neyse lafı uzatmayayım ve son olarak Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy vermiş seçmenlerin vicdanına sorayım: ‘’Allah aşkına, adalet bunun neresindedir?

18 Aralık 2012 Salı

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım gaz almıştır..




Fenerbahçe Futbol Takımı’nın yılın son derbesinde Galatasaray’a karşı 2-1 kaybetmesiyle derin, duygusal travmaya girdiği aşikardır..

Gerçi Fenerbahçe’nin ligin ilk yarısında oynadığı 8 deplasman maçının sadece 1’ni kazanabilmesi kötü gidişatın en belirgin göstergesiydi ancak rakibi Galatasaray’ın ve diğer takımların da kötü sonuçlar alması nedeniyle Fenerbahçeli taraftarlarda sessizlik hakimdi..

Sessizlik bozuldu. Çünkü ezeli rakibine yenilmiş ve 5 puan fark yemiş, artık öfke fırtınası başlamıştı ki Sayın Başkan Aziz Yıldırım, hemen Fenerbahçe TV’ye çıkıyor ve herkes sükunate davet ediyor, yani gelecek adına beklenti yaratıyor ve gaz alıyor..

İşte 2-3 transfer yapacağız, işte 2.yarı çok farklı Fenerbahçe takımı yaratacağız, işte şampiyon olacağız falan filan gibi çarpıcı ve iddialı cümlelerle Fenerbahçe taraftarını teskin ediyor ve rahatlatıyor..

Neden?

Çünkü bu kötü gidişin faturası önce Sayın Aykut Kocaman’a, sonra Sayın Aziz Yıldırım’a kesilecektir.. Hele bu yıl da ezeli rakibi Galatasaray şampiyon olursa; ne Aykut Kocaman kalır ne de Aziz Yıldırım.. Bu gerçeği ben ne kadar biliyorsam; söz konusu kişiler de çok iyi biliyor.. Türkiye Futbolu’nun geldiği son noktada: Sportif başarı yoksa asla destek yoktur..

Bu arada Galatasaray-Fenerbahçe maçı sonrası Sayın Abdullah Kığılı ‘’Galatasaray taraftarı bizm stadımıza gelebilir’ dedi ve hemen Sayın Başkan Aziz Yıldırım’dan ‘’Galatasaray taraftarı, stadımıza gelmeyecek’’ diyerek tekzip yedi..

Sayın Başkan Aziz Yıldırım, ‘’Psikolojik üstünlük asla Galatasaray’a geçmedi, önce bizi 6-0 yenmeleri gerekiyor’’ diyerek; aslında psikolojik üstünlüğün Galatasaray’a geçtiğini dolaylı olarak en azından tehlikede olduğunu görüyor ve kabul ediyor. Çünkü 2012-2013 futbol sezonunda ezeli rakibi Galatasaray’la 2 kez karşılaşan Fenerbahçe; süper Kupa’da 3-2, lig maçında 2-1 kaybetti. Son 2 maçını kaybeden Fenerbahçe’nin elbette psikolojik üstünlüğü sona ermiştir.. Çare ise bundan sonra oynayacağı 2 Galatasaray derbisini kazanması gerekir. Zaten bunun başka da yolu yoktur, çünkü psikolojik üstünlük lafla olmaz, yenmeyle olur..

Sayın Başkan Aziz Yıldırım, hayal aleminde dolaşıyor. Neden mi? Bakın ne diyor?

‘’Fenerbahçe, yayın havuzunda olmasa bugün 150 milyon Dolar'ın üzerinde gelir elde eder. Ancak şimdi, naklen yayın gelirlerinden yaklaşık 40 milyon Dolar elde ediyoruz.’’

İnsan bir sormaz mı kendine? Peki, Fenerbahçe kimle oynayacak? Diğer takımlar sizin emrinizde kurşun asker mi? Diğer kalan 17 takım sıraya dizilmişler ve ‘yeter ki Fenerbahçe 150 milyon dolar kazansın’ diye bekleyip duruyorlar mı? Yapmayın, Sayın Başkan! ‘Fenerbahçe yoksa havuz yoktur’ cümlesini artık kurmayın, çünkü cümleniz komik oluyor artık..

Son sözüm: Bence hepsi boş ve nafile çabalardır.. Fenerbahçe tek adamlıktan bıkmıştır ve mutlaka kurumsallaşacaktır. Peki, nasıl olacak? 2012-2013 sezon sonuna kadar hem Yargıtay kararı açıklanacaktır, hem de bu gidişatla Fenerbahçe takımı şampiyon olamayacaktır.. Kısaca her halukarda, öyle de olsa, böyle de olsa, Sayın Başkan ve yönetimi gidecektir, yeni Fenerbahçe yönetimi gelecektir ve Fenerbahçe adına yeni sayfa açılacaktır..  Şahsi gelecek tahminim böyledir, olur ya da olmaz, orasını bilemem..

11 Aralık 2012 Salı

Fatih Terim Hocaya çağrımdır..


1461 Trabzon takımına 2-1 yenilen ve Ziraat Türkiye Kupası’ndan elenen Galatasaray takımındaki oyuncuların birçoğuna hemen kapıyı göstermelidir..

 

Maçı dikkatlice izledim. Gördüm ki ilk 11’de çıkan Hamit, Sercan (gerçi sakatlandı), Ceyhun Gülselam, Çağlar Birinci gibi futbolcular Galatasaray’da fuzuli duruyorlar, boşu boşuna maaş alıyorlar.. İlk yarı biter bitmez, ara transferde hemen başka takımlara kiralanmalıdır.

 

Bu oyuncular gruplara kalacak kadar Galatasaray ruhu taşıyabilselerdi; final dahil 8 maç daha oynayacaklardı ve böylece aldıkları parayı hak edeceklerdi.. Yok konstre olamışlar, yok maça motive olamamışlar, yok rakip takımı küçümsemişler, her ne olduysa oldu; artık Galatasaray için Türkiye Ligi ve şampiyonlar ligi kaldığına göre bu kadar gereksiz futbolcuların tutulmasında hiçbir fayda yoktur..

 

Hele büyük umutlarla ve paralarla transfer edilen Hamit mutlaka takımdan uzaklaştırılmalıdır. Çünkü uyum sağlama dönemini çok başarısız kapattı, bu saatten sonra tutmanın ve ısrar etmenin bir manası yoktur.. Hemen başka bir takıma kiralanmalıdır..

 

Emre Çolak, Aydın Yılmaz, Semih Kaya gibi yeni, genç oyuncuları kazanmayı ve takıma monte etmeye çalışın Fatih Hocam..

Formasının kıymetini bilmeyen bu kadar yaşlı ve sorumsuz oyuncuları takımda tutmak; size de zarar verir Fatih Hocam..

Bu operasyon yapmak için acımasız olun; yoksa siz acınacak hale düşersiniz Fatih Hocam..

 

Sizin sahaya sürdüğünüz 11 oyuncuların bazıları hem futbolu unutmuşlar, hem de Galatasaray takımının oluşturduğu güzel havayı bozmuşlardır. 2-1 kaybedilen bu maçtan sonra Pazar günü oynanacak Fenerbahçe maçını kazanmak bir kat daha zorunlu hale gelmiştir.

 

 

 

 

9 Aralık 2012 Pazar

Muratpaşa Belediye Spor’u Oğuzhanspor 3-1 yendi..


Yağmur altında oynanan ilk yarı boyunca Muratpaşa’nın cılız atakları varken Oğuzhanspor daha organize, daha bilinçli kombine atakları vardı..

 

İlk yarının ortalarına doğru ceza alanı içinde oluşan karambolden Oğuzhanspor birinci golünü buldu. Zaten ilk yarı da 1-0 skorla Oğuzhanspor’un üstünlüğüyle kapandı.

 

2. yarıya her 2 takım aynı kadro ve formayla çıkarken hakemler forma değişikliğiyle çıkması ilginçti..

 

2. yarının hemen başlarında 1 gol daha bulan Oğuzhanspor, artık iyice rahatladı ve maçı rolantiye aldı. Muratpaşa ne olursa olsun, 1 gol bulmak için defans güvenliğini unuttu. İşin doğrusu üstlendiği bu riski karşılığını 1 golle buldu. Aynı mantıkla oynayan Muratpaşa attığı golün üstünden dakikalar geçmeden 3. golü kalesinde gördü.. Üstüne üstlük kırmızı kartla 10 kişi de kaldı. Maç 4’lük, 5’lik olması işten bile değildi ama yakalan gol pozisyonlarını Oğuzhaspor’lu oyuncular cömertçe harcadılar..

 

Maç boyunca soğuğa, yağmura rağmen açık trübün seyrici desteği hiç eksilmedi. Buna karşın protokol trübünü ya da karşı trübün hem daha sessizdi hem de sayıca daha azdı..

 

Oğuzhanspor Teknik Direktörü takıma yeterince kondisyonu yüklemiş ve oyun planını her kademedeki her oyuncusuna ezberletmiş.. Bravo ve tebrik ediyorum! Oğuzhanspor bundan sonra BAL’da çok sürprizlere imza atar..  
 

 
 

6 Aralık 2012 Perşembe

Galatasaray Şampiyonlar Ligi kurasında kimle oynar?


1. Torbada 8 takım vardır. Önce onlara bakalım mı?

Bayer Münih

Barcelona

PSG.

Malaga

B. Dortmund

Juventus

M.United

Schalke

 

Sonra 8 takım olan 2. Torbaya bakalım:

Milan

Porto

Arsenal

Shakhtar

Valencia

Celtic

Galatasaray

R.Madrid

 

2 maç üzerinden elemeli maçlarda amaç çeyrek finale kalmaktır. Kura çekilişinde 1. ve 2. Torbada bulunan İspanyol takımları birbiriyle eşleşmeyecek bu bir.. Galatasaray, M.United eşleşmeyecek bu da iki.. Milan ile Juventus eşleşmeyecektir bu üç.. Arsenal-M.United eşleşmeyecektir bu da dört..

 

20 Aralık 2012 günü çekilecek kurada; Galatasaray’ın muhtemel rakibi ya Alman takımı, ya İspanya takımı, ya İtalya takımı, ya Fransa takımı olacaktır..

 

3 Alman takımı 1. Torbada olduğuna göre yüzde 20 olasılıkla Galatasaray’ın rakibi olarak ya Bayer Münih, ya Borusia Dortmund ya da Schalke torbadan çıkması şaşırtmayacaktır.

 

Gönlümden geçen, Galatasaray’ın rakibi ise Schalke olsun, elbette hiç istemediğim rakip Barcelona olmasıdır..

 

Galatasaray takımına torbadan çıkabilecek, Schalke’yi, PSG’yi, Juventus’u ve Malaga’yı elemesi sürpriz olmaz..

 

3 Aralık 2012 Pazartesi

Fatih Terim çıkmaz sokakta..


Hamit Altıntop, Amrabat Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim tarafından bizzat istenen ve yapılan transfelerdir..

4-4-2 oyun sistemini şampiyon olunan geçen yıldan beri ısrarla ve inatla uygulamaya çalışan Fatih Terim; 2012-2013 lig sezonunun 14. haftasında çıkmaz sokağa girdi..

Bu sistemin geçen yılki kilit oyuncuları Engin Baytar, Emre Çolak, Elmander ile olağanüstü sezon geçiren Selçuk ve Melo orta saha ikilisidir.. Bu oyunculardan bazıları ya cezalı, ya formsuz ya da sakat olunca sistemin dişlileri dönmez oldu artık..

Sistemin bu kilit oyuncularını ikame edeceği varsayılarak transfer edilen Amrabat, Hamit Altıntop ve Umut Bulut formsuz ve hazır olmayınca, sistem çöktü..

Galatasaray Takımı’nın 18 kişilik kadrosuna önce bir bakalım, sonra neden 4-4-2 sisteminin çalışmadığını izah edelim..

Kaleci:  Muslera,

Stoper: Semih Kaya, Ufalushi (sakat), Cris, Dany, Gökhan Zan

Sağ bek: Eboue, Sabri

Sol bek: Riera, Hakan Balta

Orta ikili: Selçuk İnan, Melo, Yekta Kurtuluş  

Sol açık: Emre Çolak, Amrabat,

Sağ açık: Hamit Altıntop, Aydın Yılmaz, Engin Baytar

Forvet: Burak Yılmaz, Umut Bulut, Elmander

Galatasaray’ın 18 oyuncusundan 4-4-2 sistemi içinde 1-1 biten son Gaziantepspor maçında çıkan kadro şöyledir:
KALECİ
Fernando Muslera


DEFANS 4’lüsü
Dany, Semih Kaya, Eboue, Riera
ORTA SAHA 4’lüsü
Selçuk İnan, Felipe Melo, Hamit Altıntop, Amrabat


FORVET 2’lisi
Burak Yılmaz, Umut Bulut
4-4-2 ne oldu? Olmadı, olmazda..

Neden?
Çünkü Geçen yıl Real Madrid’te neredeyse hiç oynamamasından kaynaklanan Hamit’in defans özelliği çok zayıftır.
Kazanır mı?
Geçmiş olsun bu sezon için.. Seneye Allah Kerim denir..

Ha keza çok şey beklenen Amrabat tipi oyuncu Galatasaray sol ileri ucunda tıkanıp kalıyor.
Neden?

Çünkü rakip takımların defans bloğu Amrabat için hızını ve kıvraklığını konuşturacak alan bırakmıyor. Bir anda başında 3 oyuncu bitiveriyor. Galatasaray ile oynayan her takım geri 4’lüsü sabit kalıyor ve  orta 4’lü defansa yardım ediyor, çabuk konta ataklarla gol arıyor ve buluyor..
Bilin bakalım Galatasaray en çok hangi kanattan atak ve gol yiyor?..

Maalesef Ebue-Hamit ikilisinin olduğu sağ kanat yiyor ve o kanat en zayıf halka oluyor.. Hamit, atak için giden Ebue’nin boşalttığı alanı dolduramıyor.
En son Gaziantepspor maçında Fatih Terim ne yaptı?

İlk yarı bitti, 2. yarıya Amrabat-Emre Çolak ve Umut Bulut-Elmander değişikliğiyle başladı. İkinci 45 dakikanın daha başlarında Muslera’nın sakatlık riski olmasa Hamit çıkacak, Engin Baytar girecekti.

Aslında ilk 11 bile böyle başlayabilirdi ama Fatih Terim zor duruma düşerdi o zaman da..
Neden?

Herkes madem oynamayacaktı, 5 milyon Euro, 8 milyon Euro niye verildi diye sormaz mı? Sorar tabii..
Çare nedir?

Hamit, Amrabat, Burak, Umut illa da oynatmak ve başarılı olmak isteniyorsa sistem değişecektir. 4-4-2’ye elveda denecek, yerine 4-5-1’e dönülecektir. Zaten Fatih Terim son açıklamasında, ‘’bizde 4-4-2’den döneriz’’ dedi bile.. Bu sistemi dünyada oynayan ve başarılı olan Barcelona, Real Madrid vardır, başka da yoktur..
Tek forvetle sahaya çıkacak olan Galatasaray, 4-5-1 sistemiyle hem gole dönük oynayacak, hem de baskı yapacaktır.  Forvet arkası oynayabilen, defans yapabilen 2-3 orta saha oyuncusuyla kolay gol yemez, aksine kolay gol atar..

 

 

25 Kasım 2012 Pazar

Oğuzhanspor çıkışa geçti..







Oğuzhanspor-Muğlaspor maçını izlemek üzere yine yaklaşık 5 dakika önce açık trübünde yerimi aldım.

 

Saat 13.30’da başlayan müsabakanın hemen ilk dakikalarında gözüme çarpan ayrıntı şu oldu:

 

Oğuzhansporlu oyuncular işin ciddiyetine varmış, iyi kondüsyon yüklenmiş ve çata çat oyun prensibini edinmiş gördüm.

 

Nihayetinde de ilk yarım saat içinde golü buldu ve maçı da 1-0 galip tamamladı. Bu da çok önemlidir. Çünkü mücadele azmi ve skoru koruyabilme savunması her takımda bulunması gereken meziyettir.

 

Velhasıl 6 haftalık inişten sonra çıkış başladı diyebilirim. Zaten bunun sinyali geçen hafta deplasmanda alınan beraberlikle verilmişti.

 

Takımın çehresine böylesine değiştiren faktörlerin başında teknik direktör geliyor.

 

Neden?

 

Çünkü oyuncularına hakim olmuş, kimin nerede, ne yapacığını ve ne kadar yapabileceğini biliyor, ona göre oyun şablonu kurguluyor..

 

Takıma 90 dakika tam destek veren, takımla birleşen, özdeşleşen seyirciler de 2. en önemli faktör olmuştur.

 

Yönetime tavsiyem şudur ki, deplasman maçlarına da Bucak Seyahatten kiralanan araçlarla mutlaka seyirci götürülmelidir..

 

Herkesin arzuladığı, beklediği Oğuzhanspor oyun karakteri bu olmalıdır. Bu şekilde oynadığı maçları kazanması, kaybetmesinden daha kolaydır..

 

 

 

19 Kasım 2012 Pazartesi

Süper Ligde haftanın panoraması..


Süper Ligde haftanın panoraması..

 

Süper ligimizin 12 haftası tamamlandı ve ilginç bir puan tablosu ortaya çıktı.. İlk 10’da yer alan her takımımız şampiyonluk yolunda iddialıdır. Çünkü birinci 22 puana sahip iken 16 puanı olan takımın 2 maç alması halinde kendini tepede bulabilir..

 

Ha bu heyecan getirir mi? Elbette ama tartışmalı olan ligimizin kalitesi biraz daha tartışılır.. Bence ligimiz dengesiz, istikrarsız ve kalitesiz olduğunu kanıtlar.

 

Gelelim haftanın flaş olayına.. Eskişehirspor-Fenerbahçe maçının 26.dakikası oynanırken Hakem Fırat Aydınus, Fenerbahçeli Oyuncu Caner’e direk kırmızı kart çıkardı. Kıyamet koptu, 48 saat geçmesine rağmen hala kopmaya devam ediyor..

Gelelim benim görüş ve yorumuma:

Hakem Fırat Aydınus büyük hata işlemiştir. Çünkü görmeden ama tahminen kart kullanmıştır. Elbette skandal üstü yanlış bir karardır.  Hakem bu kararıyla düdüğünü asmalı mı? Bence hayır.. Çünkü hata yapan hem de çok büyük hata yapan ne ilk hakemdir ne de son hakem olacaktır. İlla da düdüğünü asacaksa bu yüzden olmamalıdır. Gösterdiği kırmızı kart sonrası yaşananlar yüzünden düdüğünü asmalıdır.. Sahanın ortasında tabiri caizse kendisini armut ağacı gibi silkeleyen, çekiştiren oyunculara ve Teknik Direktör Aykut Kocaman’a kırmızı kart kullanamamıştır..

 

Maç sonrası tepkisini ortaya koyan Fenerbahçe Teknik Direktör Aykut Kocaman hakem ve oyun dışında neler dedi neler.. ‘Yok 3 Temmuz süreci bitmemiş, yok şike sürecinin cezası bitmemiş’ gibi sözler..

İyi de Sayın Aykut Kocaman, Fenerbahçe Kulübü’nün yöneticisi mi, basın sözcüsü mü, gizli görev sahibi mi? Nedir teknik direktörün görevi? İşte takımı maça hazırlamak, taktik ve strateji belirlemek, oyuncularının antremanını gözlemlemek ve diğerleri..

Fenerbahçe Başkanı, asbaşkanı, basın sözcüsü gibi birçok görevli varken..Ehee şike süreci konusunda konuşmak ne zamandan beri teknik direktörlerin vazifesi oldu? Hem Allah Aşkına! Fenerbahçe şikeden ne ceza aldı? Sportif ceza almadığı için bu kadar sancılı geçiyor süreç ya..

 

Dün gece BEYAZ TV’de skandal yaşandı hem de 2 kere yani katmerli oldu..

İlki Hakem Fırat Aydınus’un oturduğu daire kamerayla resmen basılıyor.. Zile basılıyor, bir hanım kapıyı aralıyor ve ‘Fırat yok’ diyor ama gider mi hiç Beyaz TV Spor Muhabiri Mustafa Çevik? Tekrar kapıya vuruyor, tekrar vuruyor.. Sonra apartman önüne iniyor, özel hayata dair komşularına soru soruyor, yok boşandı mı Fırat? Ne zaman gelir Fırat?..

Bu da yetmiyor, çağrılan polise tabiri caizse racon kesiyor yine aynı muhabir.. ‘Neden geldin, sen muhtar mısın?’ gibi polise abuk sabuk soru soruyor.. Çiçeği burnunda, yeni Beyaz TV Spor Müdürü olan Sayın Ertem Şener’e bir çağrı yapmak isterim: ‘Birisi spor muhabiri olduğunu zanneden Mustafa Çevik Beye, dur demelidir’

 

Skandalın daha katmerlisi ise kendi yorumcularından olan Sayın Ümit Özat’a kumpas yapılıyor.. Önceden TFF Genel Sekreteri Ufuk Özerten ile telefon bağlantısı kuruluyor..  İşte Merhum Çoşkun Özarı’nın 500. Milli Maç onur listesinde neden olmadığı soruluyor falan derken konuşmanın son paragrafında hiç alakası yokken ‘Sayın Ümit Özat’a ŞEREFSİZ’ diyor. Kim? TFF Genel Sekreteri..

Kalktılar, reyting uğruna bu bölümü de yayınladılar.. Ümit Özat Bey, karşılık verdi ama neye yarar.. Adam karşısında yok ki.. Ümit Beye şu kadarını söyleyeyim; ‘sizin üzerinizden kumpas yürütüldü, sakın o programda bir dakika daha kalmayın, size caktırmadan itibarsızlaştırma operasyonu yapıldı.. Tabii ki siz bilirsiniz..

 

Benden bu kadardır.. Haftaya bakalım neler olacak neler…

 

16 Kasım 2012 Cuma

Bakkal, marketi bozguna uğrattı…


Mesut BAKKAL komutasındaki ordu, Fatih MARKET emrindeki yıldızları duman etti, bozguna uğrattı..

 

Neden bu benzetmeyi yaptım?

 

Karabük Teknik Direktörü Sayın Mesut Bakkal’ın dar ve mütevazi kadrosu bir yana, Galatasaray Teknik Direktörü Sayın Fatih Terim’in yedekleri bile ayrı bir takım olabilecek yıldız oyuncu zenginliğine sahip ise BAKKAL-MARKET benzetmesi şaşırtıcı olmaz herhalde..

 

Galatasaray’da en kızdığım taraf geçen haftalardan hiç ders çıkarmamasıdır.. Rakibi olan her takım Galatatasaray’ın taktik ve stratejisini çözmüştür. Aynı şablonda ısrar etmeyeceksin artık.. Oyun düzenine yaratıcılık katacaksın ve rakibi şaşırtacaksın..

 

Galatasaray’a bu sezon; 12 maç sonra çok net görüldü ki, artık 4-4-2 düzeninde oynarsan kaybedersin..

 

Çare nedir?

 

Fatih Terim, anlamalı ki, bu sistemle çok gol yiyorsun, maç sonucunda ya mağlup ya da berabere kalıyorsun, hemen başka sistem oluşturacaksın; 5-4-1 mi olur, 4-5-1 mi olur, 4-6-0 mı olur? Orasını bilemem ama her ne olursa olsun, başka sistemle oynamak zorundadır..

 

Mevcut oyuncu kadrosunun 4-4-2 sistemini oynamaya uygun olmadığını artık sokaktaki çocuk bile bilmektedir..

 

Orta sahada baskı yapmayan Hamit, Melo, Amrabat, formsuz olan kanat oyuncuları Hakan Balta, Ebue gibi oyuncular varken; bu sistemde ısrar etmeyeceksin..

 

Fatih Terim bu sistemde ısrar ederse ne olur?

 

Önce kendine, sonra Galatasaray’a yazık olur..

14 Kasım 2012 Çarşamba

Türk futbolu iflah olmaz..


Hani çok eskiden nedeni ya da tanısı belli olmayan rahatsızlıktan bir insanımız vefat ettiği zaman ‘ince hastalıktan gitti’ denirdi ya.. Maalesef Türk futbolu da iflah olmaz ince hastalıkla mücadele ediyor ve günden güne eriyor..

 

Tabii ki 2012 yılında Türk futbolunun rahatsızlığı bellidir, hem tanısı, hem tedavisi, hem de müsebbipleri ortadır..

 

Normal ve doğal mecrasında devam etmeyen olaylar zincirini takip edebilen ve okuyabilen herkes baş müsebbip şudur, sonrası şunlardır diyebilir..

 

Neyse adını koymak ve tadavi için önce müsebbiplerini sayalım mı?

 

İlk sırada Başbakan vardır, sonra spor bakanı, sonra bazı siyasi partiler, sonra TFF, sonra bazı kulüp başkanları ve yöneticiler, sonra UEFA’dan Şenez Erzik ve Platini diyorum..

 

Mevcut tanısı nedir?

 

Türk Futbolu uyutma sendromuna girmiştir. Oysa ki, ne kadar uyutursan uyut, ne kadar unutturursan unut, hep akılda kalacaktır. Aradan bin yıl geçse bile nesilden nesile aktarılacaktır.. Hele iletişimin çığır açtığı 2012 yılında mümkünatı yoktur ki, son 2 yılda yaşananlar hafızalardan silinsin..

 

Çaresi nedir?

 

İlk aşamada TFF yüzde 100 özerk olmalıdır ve siyasetle bağı tam olarak kesilmelidir..  Daha sonra Türk futbolunun yakasına yapışan ve bir türlü görevi bırakmayan bazı başkanlar hemen istifa etmelidir..

 

Eğer Türk futbolu uyutma sendromunda kalmaya devam ederse hem milli takım, hem de kulüp takımları başarısız kalmaya mahkumdur. İşin kötü yanı ise başarısız sonuçlar almaya 10 yıllarca devam edecektir. Ve uluslararası arenada Türk futbolunun itibarı hep yerlerde dolaşacaktır.

 

12 Kasım 2012 Pazartesi

Medya korkunç bir silaha dönüştü..


Hani futbola olan merakım ve hobim yüzünden Beyaz TV’de yayınlanan ‘Beyaz Futbol’ ve ‘Derin Futbol’ isimli spor programları her hafta pür dikkat izlerim..

 

Yazımın başlığına neden olan sonuca nasıl vardım?

 

Hani Sayın Aziz Yıldırım’ın sahte çürük raporu iddasını geçen hafta ve bu hafta her yerde olduğu gibi Beyaz TV’de de konuşuldu ya..

 

Topluma sunulan algı şuydu: Sayın Uğur Dündar, 2006 yılında sahte çürük rapor iddiasını öğreniyor ancak sümenaltı ediyor ve bu sayede Fenerbahçe Yönetimi’ne giriyor..

 

Özellikle Sayın Rasim Ozan Kütahyalı ısrarla bu Uğur Dündar algısını halkın zihnine ince ince işledi.. Belki 10 kez, belki 20 kez tekrar ederek; Uğur Dündar hakkında olumsuz algı yaratmaya çalıştı..

 

Oysa öğrenildi ki Sayın Uğur Dündar yalnız bir dönem 2000-2002 yılları arasında Fenerbahçe Yönetimi’nde görev yapmıştır. Yani iddia edildiği gibi 2006 yılından sonra görev yapmamıştır..

 

Kimse bana Beyaz TV ve Sayın Rasim Ozan Kütahyalı bunu bilmiyor diyemez ve kimse beni bu konuda ikna edemez.. Sıradan insan bile Google üzerine yazdığı zaman pat diye Uğur Dündar’ın ne zaman Fenerbahçe Yönetimi’nde olduğunu kolayca öğrenebilir ve iddia sahibi Sayın Rasim Ozan Kütahyalı’nın bunu bilmemesi de mümkün değildir..

 

Ha 2 hafta sonra öyle değilmiş dendi ve dudak ucuyla özür dilendi ama medyanın negatif bombardımanı yerini buldu artık.. Sayın Uğur Dündar hakkında medya üzerinden yürütülen çok başarılı operasyonla ‘acaba, yok ya, hadi ya’ gibi şüphe sözcükleri oluşturuldu.

 

Sayın Uğur Dündar’ı bu olayda neden böyle davrandığını anlayabiliyorum.

 

Nasıl?

 

Hani sahte çürük rapor iddiası kulağına geliyor, 2006 yılında dönemim MSB’na telefon ediyor ve raporun varlığını öğreniyor ya.. Bu sözlü bilgiyi kendisini kaynak gösterek Sayın Erman Toroğlu’na yazması için aktarıyor ya.. Eleştiriler ise niye ‘Arena Programı’nda gündeme almıyor ve işlemiyor..

 

Neden peki?

 

Bence Aziz Yıldırım’a olan sevgisi, saygısı ve en önemlis Fenerbahçe sevdalısı olması, dolaylı olarak Fenerbahçe’nin zarar görmesi tehlikesi nedeniyle program yapmasını engelliyor.. Yine de gazetecilik etiğine uygun davranıyor, haberi saklamıyor sadece kendisi yapmıyor..

 

Sonra bir şey daha anladım ki ‘28 Şubat’ sürecinin rövanşı Uğur Dündar’dan bu şekilde alınıyor.. İtibarsızlaştırma operasyonunda medya silahı pervasızca ve acımasızca kullanılıyor..

 

Ben bu durumdan çok korktum ve ürktüm.. İpin ucu kaçmıştır ve medya kontrolsuz silah ve güç haline dönüşmüştür.. Her kim hedefteyse ama öyle ama böyle b.ku yemiştir.. Hem de spor porgramı bile bu amaçla kullanılabilmektedir.


YAZARIN ÖZEL NOTUDUR


İşte benim de ‘Normal Ötesi Aşk’ isimli kitabımın okuyucu yorumlarını paylaşıyorum:






İyi de kitabın bir bölümünü okumak istiyorum diyorsanız; buyurun ilk bölümü aşağıdadır:






Sizler de beğenir, merak eder, almak isterseniz; D&R, IDEFIX gibi seçkin kitapevlerinden ısrarla talep edebilirsiniz..