Bir önceki hafta
Galatasaray kongresi yapıldı, ‘başkan ve yönetim kurulu’ Galatasaray kongre
üyeleri tarafından başkan adayları arasından seçim yaparak, belirlendi..
Geçen hafta sonu da
Fenerbahçe kongresi yapıldı. 2 başkan adayı arasından kongre üyeleri seçimini
yaptı ve başkanı belirledi..
En önemli ve nadide
kulüplerimizde yaşanan vesayetin acıklı sonuçları karşısında demokrasi
kültürünün daha kırıntısı bile, zihnimize intibak etmediğini, bir kez daha net
bir şekilde gördüm ve üzüldüm..
Önce Galatasaray
kongresinde yaşanan komediyi ele alalım..
İnan Kıraç ve liseli
hegomanyası karşısında sözde adaylar çıkıyor.. Aslında prosedürün yerine
getirilmesinde şeklen ve usulen figüranlık yapıyor bu adaylar.. İşaret edilenin
dışında Galatasaray için ne yapacağı, ne edeceği tartışılmayan başkan adayları
seçime giriyor, oy pusulası rengi belirleniyor, sandıklar kuruluyor,
demokrasinin olmazsa olmazı olan tercihli seçim yapılıyor..
Seçimin icrasına
sayılı günler kala Galatasaray’da gizli ve perde arkası vesayet devreye
giriyor, kongre üyelerine kime oy verileceğine dair işaret; yaygın iletişim ve
medya kanallarıyla gönderiliyor..
‘’Oysa 900 trilyon
(300 milyon dolar) olan borcun nasıl ödeneceğini, UEFA mali kriterleri nedeniyle
şampiyonlar ligine katılamama tehlikesi ne zaman geçeceğine?’’ dair sorulara
hiçbir başkan adayı yanıt vermedi..
Örneğin ‘’10 yıl
sonra almak üzere 100 milyon dolar kulübe para vereceğim ya da sermaye
koyacağım’’ diyen başkan adayını çok aradım ama nafile bulamadım..
Hele Fenerbahçe
kongresi, tam evlere şenlik..
Sayın Aziz Bey,
Fenerbahçe kulübünde 1998 yılından beri başkanlık yaptığı için olsa gerek;
büründüğü ruh hali sanki Fenerbahçe’nin tapusunu almış, ‘’vermem de vermem’’
diyor..
Omzunda 4 yıldızlı,
bu ülkede genelkurmay başkanlığı yapmış insanlar bile açıktan ilan edilen
vesayete şapka çıkartıyor ve saygıda kusur işlemiyor..
Çıkma cesareti
gösteren başkan adayını taciz etme, hakir görme bir yana asgari saygıyı bile göremiyor..
Artık ‘’açık vesayet’’
o kadar net ki, ‘’benden sonra şu isim gelsin şartı bile’’ öne sürebiliyor.. Bu
durumda 20 bine yakın kongre üyelerinin oylarıyla başkan seçileceğini hiçe sayıyor..
Netice olarak kongre üyelerinin iradesi kendisinde toplandığını dolaylı olarak
ifade ediyor..
Sonra kalkıp Türkiye’de
demokrasi zayıf hatta ‘yumuşak diktatörlük, otoriter tek adamlık’ savlarını
ileri süren Galatasaraylı ve Fenerbahçeli taraftarların düştüğü aciz durumunun
vay haline vay..
Sayın Aziz Yıldırım’a
karşı çıkamıyorsan Sayın Tayyip Erdoğan’a karşı çıkman hükümsüzdür,
temelsizdir..
Sayın İnan Kıraç ve
liseli vesayetine ‘HAYIR’ diyemiyorsan; ‘’AK Parti iktidarı demokrasiden
uzaklaşıyor’’ iddiasının altında kalırsın..
Basit, sıradan STK
gibi vazife gören, dernekler kanununa tabi futbol kulüplerinde demokrasi cılız
hatta yoksa; siyasette ve ülke idaresinde elbette tam demokrasinin yaşanma
talebi zayıf kalır..
Benden bu kadar..
Anlayan anlamıştır, anlamayın hiç kendini zorlamasın, öylece kalsın..