2 Haziran 2015 Salı

Galatasaray ve Fenerbahçe üzerinden Türkiye’nin demokrasi refleksi..


Bir önceki hafta Galatasaray kongresi yapıldı, ‘başkan ve yönetim kurulu’ Galatasaray kongre üyeleri tarafından başkan adayları arasından seçim yaparak, belirlendi..

Geçen hafta sonu da Fenerbahçe kongresi yapıldı. 2 başkan adayı arasından kongre üyeleri seçimini yaptı ve başkanı belirledi..

En önemli ve nadide kulüplerimizde yaşanan vesayetin acıklı sonuçları karşısında demokrasi kültürünün daha kırıntısı bile, zihnimize intibak etmediğini, bir kez daha net bir şekilde gördüm ve üzüldüm..

Önce Galatasaray kongresinde yaşanan komediyi ele alalım..

İnan Kıraç ve liseli hegomanyası karşısında sözde adaylar çıkıyor.. Aslında prosedürün yerine getirilmesinde şeklen ve usulen figüranlık yapıyor bu adaylar.. İşaret edilenin dışında Galatasaray için ne yapacağı, ne edeceği tartışılmayan başkan adayları seçime giriyor, oy pusulası rengi belirleniyor, sandıklar kuruluyor, demokrasinin olmazsa olmazı olan tercihli seçim yapılıyor..

Seçimin icrasına sayılı günler kala Galatasaray’da gizli ve perde arkası vesayet devreye giriyor, kongre üyelerine kime oy verileceğine dair işaret; yaygın iletişim ve medya kanallarıyla gönderiliyor..

‘’Oysa 900 trilyon (300 milyon dolar) olan borcun nasıl ödeneceğini, UEFA mali kriterleri nedeniyle şampiyonlar ligine katılamama tehlikesi ne zaman geçeceğine?’’ dair sorulara hiçbir başkan adayı yanıt vermedi..

Örneğin ‘’10 yıl sonra almak üzere 100 milyon dolar kulübe para vereceğim ya da sermaye koyacağım’’ diyen başkan adayını çok aradım ama nafile bulamadım..

Hele Fenerbahçe kongresi, tam evlere şenlik..

Sayın Aziz Bey, Fenerbahçe kulübünde 1998 yılından beri başkanlık yaptığı için olsa gerek; büründüğü ruh hali sanki Fenerbahçe’nin tapusunu almış, ‘’vermem de vermem’’ diyor..

Omzunda 4 yıldızlı, bu ülkede genelkurmay başkanlığı yapmış insanlar bile açıktan ilan edilen vesayete şapka çıkartıyor ve saygıda kusur işlemiyor..

Çıkma cesareti gösteren başkan adayını taciz etme, hakir görme bir yana asgari saygıyı bile göremiyor..

Artık ‘’açık vesayet’’ o kadar net ki, ‘’benden sonra şu isim gelsin şartı bile’’ öne sürebiliyor.. Bu durumda 20 bine yakın kongre üyelerinin oylarıyla başkan seçileceğini hiçe sayıyor.. Netice olarak kongre üyelerinin iradesi kendisinde toplandığını dolaylı olarak ifade ediyor..

Sonra kalkıp Türkiye’de demokrasi zayıf hatta ‘yumuşak diktatörlük, otoriter tek adamlık’ savlarını ileri süren Galatasaraylı ve Fenerbahçeli taraftarların düştüğü aciz durumunun vay haline vay..

Sayın Aziz Yıldırım’a karşı çıkamıyorsan Sayın Tayyip Erdoğan’a karşı çıkman hükümsüzdür, temelsizdir..

Sayın İnan Kıraç ve liseli vesayetine ‘HAYIR’ diyemiyorsan; ‘’AK Parti iktidarı demokrasiden uzaklaşıyor’’ iddiasının altında kalırsın..

Basit, sıradan STK gibi vazife gören, dernekler kanununa tabi futbol kulüplerinde demokrasi cılız hatta yoksa; siyasette ve ülke idaresinde elbette tam demokrasinin yaşanma talebi zayıf kalır..

Benden bu kadar.. Anlayan anlamıştır, anlamayın hiç kendini zorlamasın, öylece kalsın..



Hiç yorum yok: