19 Aralık 2015 Cumartesi

Hem Başkan Özbek, hem de Hamza Hoca Galatasaray’ı yakmışlar..


Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, bir açıklama yapmış ama pir yapmış..

Şaşkınlıktan neredeyse küçük dilimi yutacaktım:J) Yanlış mı anladım diye iki kez okudum..

Allah aşkına! Siz de bir okuyun ve tepkiniz ne olacak?

Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Sabah Gazetesi yazarı Levent Tüzemen'e bakın ne diyor?

"Sezon başında Cüneyt Tanman ile Hamza hoca sürtüştü. Transfer döneminde bir türlü anlaşamadılar. Cüneyt 'Konoplyanka'yı alalım' dedi. Hamza hoca ısrarla karşı çıktı. Israrla bir golcü almak istedik. Mario Gomez de gündeme geldi. Hamza Hoca bize, 'Alacağımız golcü Burak'ı üzmemeli, kırmamalı' dedi. Niasse ve İzlandalı Sigthorsson'u istedi. Şimdi geriye dönüp baktığımda kendi kendime kızıyorum.Keşke 'Konoplyanka'yı da, golcüyü de alsaydım. Melo'yu da göndermiyorum. Bu oyuncularla takımı oynat' deseymişim ama diyemedim.. Çünkü medyada Hamza Hoca ile ilgili, 'Üç kupa kazandı, 4'üncü yıldızı taktı...' diye ciddi bir hava oluşmuştu. Bu baskı altında doğru düşünsen bile doğru hareket edemiyorsun"

Abi, bu nasıl iştir? Yok, o onla anlaşamamış, golcü alınmamış..

Sayın Başkan Özbek, tamam futboldan anlamayabilir, ama anlayan meşhuru, meşhur olmayanı bir dünya insan vardır.. Futbol öyle bir aktivite ki klasik deyimdir: Dağdaki çobandan tut, yıllarca ya futbol oynamış, ya yönetmiş, ya idareci çalışmış, onlarca insan vardır..
Madem çok zenginsin ki öyledir, 200 milyona imza atmışsın.. İnsan 3-5 kuruş maaşla özel danışman almaz mı?

Hakikaten Hamza Hamzaoğlu Hoca şu cümleyi kurduysa benim nazarımda hoca falan değildir: 'Alacağımız golcü Burak'ı üzmemeli, kırmamalı'
Ya arkadaş, bu nasıl laftır, bu nasıl teknik direktör mantığıdır.. Resmen intihar hükmünü kendi kendine vermiştir. Eğer başkan doğru yansıtıyorsa.. Bir teknik direktör bırak bir golcü oyuncuyu; 3 tane hatta 4 tane alınmasını hiç istemez mi?

Yalnız bu noktada bir çelişki vardır. Burak Yılmaz’ı bu kadar güvenen, bu kadar seven bir teknik direktör daha ligin ilk maçında yedek başlatır mı?
Kendisi hakkında büyük tartışmaya yol açar mı? Benim aklıma yatmadı. Bu işi çözecek Hamza Hoca’dır.. Ne yapıp, ne edip konuşmalı; ne olduğunu anlatmalıdır. Hakikaten ‘’golcü almayalım, Burak’ı kırmayalım’’ dediyse benim gözümde teknik direktörlüğü bitmiştir..

Çüneyt Tanman olayı doğru duruyor, çünkü Ağustos-2015 ayında sportif teknik direktör olarak alınacak oyuncuları televizyonlara bağlanıp anlattı..
Sonra aniden istifa etti..

Melo işi tam bir çuvallama işi.. Ya bir teknik direktör elinde Melo gibi oyuncu varken ve de kalırken hiç satılmasını ister mi? Neymiş Hamit, Selçuk, Bilal yetermiş.. Kafayı yiyeceğim, bu kadar kısır futbol analitik düşüncesi olabilir mi? Yetmedi işte, senin kellen gitti.. Senin çok savunduğun oyuncular, hem yönetimin hem de seyircinin önüne attılar ve seni kurban ettiler..

Aksi Hamza Hoca tarafından söylenmedikçe; valla başkanın dediğini doğru kabul etmek ve inanmak zorundayız.

Bu durumda Galatasaray futbol takımı, acemi bir teknik direktörün elinden kurtulmuş ve önü açılmış gözüküyor..

Bakacağız, zaman başkanı haklı çıkaracak mı?

Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR





16 Aralık 2015 Çarşamba

Galatasaray budama yapamadı..


Biliyorsunuz, meyve veren ağaçlar her yıl budanır, böylece hem gençleşir, hem de çok meyve verir..

Galatasaray, son 3 sezona damga vurmuş, ülke içinde alınabilecek ne kadar kupa varsa almış, doyum noktasına ulaşmış bir takımdır, en önemlisi yaşlanmıştır..

Sezon başında ne yapıp, ne edip Burak Yılmaz’ı, Sabri’yi, Umut’u, Hakan Balta’yı satmalıydı ve yenilerini almalıydı.. Mümkün olsaydı keşke; Sneider, Muslera, takım kaptanı Selçuk İnan dışında kim varsa boşaltmalıydı..

Peki, sezon başı bunu yapabilecek vizyonlu başkan, yönetim ve teknik heyet var mıydı?

Maalesef yoktu..

2015-2016 futbol sezonun 15.haftası bitti, Galatasaray üstünde 3 takım var, ilkinden 9 puan, ikinciden 8 puan, üçüncüden 2 puan geridedir ve 4.sıradadır..

Kim ne derse desin, 2016-Mayıs ayı gelince ligi UEFA Kupası için oynayan bir Galatasaray takımı bulacağız.. Şampiyonluk artık hayal ötesidir..

Neden mi?

Çünkü Galatasaray’ın üstünde yalnız Beşiktaş ya da Fenerbahçe olsa; eh hadi beklersin takılmasını.. 2 takım olunca biri takılsa, diğer kaçar..

Başkan Dursun Özbek, tepkileri azaltmak için hamle yaptı ve Mustafa Denizli’yi takımın başına getirdi..

İlaç olur mu?

Asla! Bu takım en başta betimle yaptığım yaşlı ağaç gibi.. Yaşlıya ne kadar makyaj yaparsan yap; foyası er-geç ortaya çıkar..

Başkan Dursun Özbek, sezon başı 30-40 milyon Euro’luk harcama yapabilecek opsiyonu olsaydı, ne ala..

O da yok, çünkü ‘’UEFA Finansal Fair Play Kriteri’’ tepesinde kılıç gibi sallanıyor.

Çaresiz yani..

Adnan Polat, Ünal Aysal başkanlar, kulübü batırdılar ve gittiler..

Bu zamanda Galatasaray başkanı olmak çarmıha gerilmekle neredeyse eşanlamlıdır.. Çünkü taraftara derdini anlatamazsın, taraftar borç-harç bilmez, iyi ve kaliteli takım ister, şampiyonluk ister.. Aksi duruma asla tahammül göstermez..

Galatasaray başkanı, 2015-2016 sezonunu sağ salim atlatırsa ancak diğer sezon için finansal hazırlık yapabilir.. O da bazı yerlerin satılmasıyla mümkündür.. İşte Mecidiyeköy arazisi satılması, işte Florya’nın satılması, işte Riva arazisi satılması..

330 milyon dolar borçla bu gemi yüzmez, kim gelirse gelsin..  

Bence zaman kaybetmeden bir an önce arazi satışı yapıp biraz soluklanması ve yeniden planlama yapılmasıdır.. Öyle UEFA’dan gelecek para, seyirci kombinesi falan bu borç karşısında çerez parasıdır..

Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR






11 Aralık 2015 Cuma

Lig şampiyonu küme düşebilir..


Süper ligin profesyonel futbol tarihimizde malumunuz 4 şampiyon takımı vardır..
20 şampiyonlukla Galatasaray,
19 şampiyonlukla Fenerbahçe,
13 Şampiyonlukla Beşiktaş,
6 şampiyonlukla Trabzonspor,
Ve 1 şampiyonlukla Bursaspor..

2015-2016 futbol sezonunun ilk yarı bitimine 2 hafta kala yani 15.hafta maçını yapan Bursaspor şok bir skorla Osmanlıspor’a 4-0 yenildi, hem de kendi evinde..

En kötüsü ise umudunu kesen Bursaspor taraftarıdır çünkü maçı izlemeye sadece 2 bin küsur kişi geldi..

Maalesef yeşil Bursa efsanesi küme düşme tehlikesiyle baş başadır..

Trabzonspor’dan sonra Anadolu’dan çıkan ilk şampiyon Bursaspor bu gidişle küme düşer ve süper lig tarihinde ilk olur..

Yönetim dağılmış, teknik heyet dağılmış, seyirci dağılmış; kaçınılmaz son bellidir artık..

Düzelir mi?

Valla imdatlarını ilk yarı molası yetişecektir..

Yeni transfer desem para yok, yeni ve ünlü bir teknik adam desem bu kadroya gelmez, velhasıl işler çok zor..

Nedeni ise bence basittir:

1 yıl önceki ilk 11 kadrondan 6-7 futbolcu satarsan; zor dikiş tutturursun..

Benzer durumu Eskişehirspor da yaşıyor, Sivasspor da..

Maddi olarak UEFA Finansal Fair-play kriteri nedeniyle zorlanacaktır ama Bursaspor, lig tarihine küme düşen şampiyon takım olarak girmeyi istemiyorsa büyük hamle yapması lazım.. Bursaspor başkanı otursun düşünsün, taşınsın ve bir karar versin ya da bıraksın..

Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR



8 Kasım 2015 Pazar

Melo ruhu da gitmiş..


Galatasaray futbol takımı, malumunuz son Çay-Kur Rize maçında 90 dakikaya 3-2 önde girerken uzatmalarda 2 gol yiyor ve 4-3 yeniliyor..

Neden yenildi peki?

Buna geçmeden aşağıdaki notumun altını kalınca çizerek yazmak isterim..

Melo geçen yıl, hem kendisi takımı zorlardı, hem de takım arkadaşlarını takımı için zorlardı..

Çok iyi anımsıyorum, Hakan Balta’ya yaptığı hatadan dolayı Melo’nun sözlü ikazını, hele Sabri’nin adamını kaçırması ve yaşanan tehlike sonrası duyduğu öfkeyi Sabri’nin yüzüne yansıtması daha dün gibi aklımda..

Tamam Melo, İnter’e transfer oldu ve fiziken Melo Galatasaray takımında yoktur ama ruhu da gitmiş kendisiyle beraber..

Ya geçen yıl çok maçı Galatasaray 1-0 kazanmıştır.

Neden?

Melo ruhuyla oynandı da ondan işte.

Nedir Melo ruhu?

Herkes elinden gelenin fazlasını yaparak, delicesine savaşarak, tek gol farkla birçok maçlar kazanılmıştır..

Gelelim Çay-Kur Rize maçına..

Yahu Melo olsa, 90 dakika 3-2 önde bitse, uzatmalarda 2 gol yenir mi?

Asla yenmez..

Neden?

Melo ruhu çıldırır çünkü..

Ha futbolda böyle vakalar olmaz mı?

Olur tabii..

Ama Galatasaray Takımı’nın zaten ‘UEFA Mali Kriteri’ tepesinde kılıç gibi sallanıp duruyor, yeterli ve gerekli transfer yapamıyor, bir de savaşmıyorsa; yandı keten helva olur..

Hamza Hamzaoğlu Hocamıza şu kadarını söyleyeyim..

Türkiye’de Hamza Hamzaoğlu dışında hiçbir teknik direktör bu transferle, bu takımı çalıştırmaz..
Ey Galatasaraylılar Hamza Hocamızın kıymetini bilin ve ahde vefayı unutmayın..

Hamza Hocam, kimseye acıma, gün gelir acınacak duruma gelirsin.. Futbol tarihi bu tür trajik örneklerle dopdoludur..

Melo ruhuyla oynamayanı bırak ilk 11’i, takımda bile tutma.. Yoksa onlar seni takımda tutmazlar haberin ola!

Saygı ve sevgilerimle..

Yazar Ömer ÖZDAMAR

İnstagram : https://instagram.com/omerozdamar/

2 Haziran 2015 Salı

Galatasaray ve Fenerbahçe üzerinden Türkiye’nin demokrasi refleksi..


Bir önceki hafta Galatasaray kongresi yapıldı, ‘başkan ve yönetim kurulu’ Galatasaray kongre üyeleri tarafından başkan adayları arasından seçim yaparak, belirlendi..

Geçen hafta sonu da Fenerbahçe kongresi yapıldı. 2 başkan adayı arasından kongre üyeleri seçimini yaptı ve başkanı belirledi..

En önemli ve nadide kulüplerimizde yaşanan vesayetin acıklı sonuçları karşısında demokrasi kültürünün daha kırıntısı bile, zihnimize intibak etmediğini, bir kez daha net bir şekilde gördüm ve üzüldüm..

Önce Galatasaray kongresinde yaşanan komediyi ele alalım..

İnan Kıraç ve liseli hegomanyası karşısında sözde adaylar çıkıyor.. Aslında prosedürün yerine getirilmesinde şeklen ve usulen figüranlık yapıyor bu adaylar.. İşaret edilenin dışında Galatasaray için ne yapacağı, ne edeceği tartışılmayan başkan adayları seçime giriyor, oy pusulası rengi belirleniyor, sandıklar kuruluyor, demokrasinin olmazsa olmazı olan tercihli seçim yapılıyor..

Seçimin icrasına sayılı günler kala Galatasaray’da gizli ve perde arkası vesayet devreye giriyor, kongre üyelerine kime oy verileceğine dair işaret; yaygın iletişim ve medya kanallarıyla gönderiliyor..

‘’Oysa 900 trilyon (300 milyon dolar) olan borcun nasıl ödeneceğini, UEFA mali kriterleri nedeniyle şampiyonlar ligine katılamama tehlikesi ne zaman geçeceğine?’’ dair sorulara hiçbir başkan adayı yanıt vermedi..

Örneğin ‘’10 yıl sonra almak üzere 100 milyon dolar kulübe para vereceğim ya da sermaye koyacağım’’ diyen başkan adayını çok aradım ama nafile bulamadım..

Hele Fenerbahçe kongresi, tam evlere şenlik..

Sayın Aziz Bey, Fenerbahçe kulübünde 1998 yılından beri başkanlık yaptığı için olsa gerek; büründüğü ruh hali sanki Fenerbahçe’nin tapusunu almış, ‘’vermem de vermem’’ diyor..

Omzunda 4 yıldızlı, bu ülkede genelkurmay başkanlığı yapmış insanlar bile açıktan ilan edilen vesayete şapka çıkartıyor ve saygıda kusur işlemiyor..

Çıkma cesareti gösteren başkan adayını taciz etme, hakir görme bir yana asgari saygıyı bile göremiyor..

Artık ‘’açık vesayet’’ o kadar net ki, ‘’benden sonra şu isim gelsin şartı bile’’ öne sürebiliyor.. Bu durumda 20 bine yakın kongre üyelerinin oylarıyla başkan seçileceğini hiçe sayıyor.. Netice olarak kongre üyelerinin iradesi kendisinde toplandığını dolaylı olarak ifade ediyor..

Sonra kalkıp Türkiye’de demokrasi zayıf hatta ‘yumuşak diktatörlük, otoriter tek adamlık’ savlarını ileri süren Galatasaraylı ve Fenerbahçeli taraftarların düştüğü aciz durumunun vay haline vay..

Sayın Aziz Yıldırım’a karşı çıkamıyorsan Sayın Tayyip Erdoğan’a karşı çıkman hükümsüzdür, temelsizdir..

Sayın İnan Kıraç ve liseli vesayetine ‘HAYIR’ diyemiyorsan; ‘’AK Parti iktidarı demokrasiden uzaklaşıyor’’ iddiasının altında kalırsın..

Basit, sıradan STK gibi vazife gören, dernekler kanununa tabi futbol kulüplerinde demokrasi cılız hatta yoksa; siyasette ve ülke idaresinde elbette tam demokrasinin yaşanma talebi zayıf kalır..

Benden bu kadar.. Anlayan anlamıştır, anlamayın hiç kendini zorlamasın, öylece kalsın..



21 Mayıs 2015 Perşembe

Ağla kanaryam ağla!


‘Ziraat Türkiye Kupası’ finali gitti..

4.yıldızı takma adına şampiyonluğu ezeli rakibin Galatasaray kaptı..

Avrupa macerası yoktu, haftada 1 maç yapıp güle-oynaya lig şampiyonluğu kazanacakken hiçbir şey olmadı, her şey ters gitti..

Şimdi başlayalım son 1 yılın faturasını kesmeye..

Önce futbolcular tabii ki..

Takımın ahengini bozan Emenike,

Takımın ruhunu bozan Diego,

Takımın bütünlüğünü bozan Caner,

Takım üstü pozisyonda duran Emre ve Volkan..

Fenerbahçe formasını çıkartıp seyirciye sallayan, ağız ve söz dalaşına giren Emenike asla affedilmemeliydi..

500 bin Euro alacağı için TFF’ye başvuran Diego ise Fenerbahçe’nin ismini küçültmüş olup takımda yer almamalıydı..

Caner, saha için takım arkadaşlarına ve hakemlere sürekli el kol hareketleriyle konsantrasyon bozucu etken oldu.. Uyarılması gerekirdi..

Emre ve Volkan zaten başlı başına takımın maestroları olup kendileri hakkında kimsenin söz söylemeye, eleştiri getirmeye ne hakları vardı ne de cesaretleri..

Sezon boyunca Volkan’ın kurtarışlarıyla Fenerbahçe 1 maç bile almadı.. Hakkını yemeyelim Fenerbahçe-Galatasaray maçı istisnadır..

Emre sezonun yarısını sakat geçirdi, yarısını da yarım yamalak oynadı ama sanki 34 maçın 34’ünde de oynamış gibi takım liderliğine soyundu..

Sıra Teknik Direktör Sayın İsmail Kartal’a geldi..

Ah hocam, bu şartlarda Fenerbahçe teknik direktörlüğü yapılır mı hiç? Tamam, büyük şeref,
Tamam, büyük kariyer,
Tamam, büyük şans..

Ama hepsini bir kalemde silen konumunuz ve duruşunuz..

Size biçilen rol, bırakın teknik direktörlüğü; takım içinde malzemeci bile daha çok futbol sahnesinde rol aldı..
Razı olmamanız gereken bir konuma; maalesef kariyer adına ‘EVET’ dediniz..

Gelelim, Fenerbahçe Kulüp Başkanı Sayın Aziz Yıldırım’a..

Sayın Başkan, yetiversin artık.. Fenerbahçe üzerinden gündemde kalmaya bir son verin.. Kulüp, 16 senedir sizi taşımaktan yoruldu, usandı.. Emekliliğin tadını çıkarın, dünya Fenerbahçe’den ibaret değildir.. Güzel yavrunuzla, torunlarınızla kalan ömrünüzü stressiz, kavgasız, gürültüsüz geçirin..
Sezon başından beri teknik direktör konusunda, hakemler konusunda, federasyon konusunda, havuz konusunda ve restleriniz konusunda söyleminize hiçbir laf etmiyorum.. Çok konuşuldu, çok tartışıldı..

Gerek yoktur, herkes neyin ne olduğunu biliyor.. Şu kadarını söyleyeyim mi?

Sayın Başkan, sizin 16 yıllık görev sürenizde Fenerbahçe 2000-01, 2003-04, 2004-05, kulübün 100. yılı olan 2006-07, 2010-2011 ve 2013-14 sezonunda şampiyonluğa ulaştı. Yani 6 kez şampiyon oldu..

Bilin, bakalım ezeli rakibiniz Galatasaray kaç kez şampiyon olmuş?

Bu sezon dahil tam 10 kez.. Fenerbahçe’den neredeyse yüzde 50 fazladır..

Sayın Başkan Aziz Yıldırım döneminde, 10 şampiyonluğa ilaveten bir UEFA Kupası kaldırmış. Yetmemiş bir de Süper Kupa’yı kazanmış..

Velhasıl ‘’Ağla Kanaryam ağla’’



18 Mayıs 2015 Pazartesi

Vah Beşiktaş vah!


Ligin bitmesine 2 hafta kala şampiyonluk iddiası bitti..

Artık 2.olma şansı da mucizelere kaldı ve UEFA Kupasına direk gidecek..

Yeni stadyum bitmedi.. Sezon başına yetişmesi zor gözüküyor..

Muhtemelen Ağustos-Eylül-Ekim aylarında yine başka statlarda oynayacaktır..

Esas 900 trilyonu geçen borcun döndürülmesi sorunu vardır.. UEFA Mali kriterleri tepesinde dolaşıp duracaktır..

Hani ‘’yiğidi öldür, hakkını yeme’’ derler ya, ‘’Demba Ba’’ popüler futbolcudur.. Adına şarkılar, klipler yapıldı ama son 10 hafta ceza alanında dolaştı ama gol yerine kuru sıkı, hava attı..

Ziraat Türkiye Kupası finalinde yok, şampiyonlukta yok, o zaman hem Teknik Direktör Biliç, hem de bazı futbolcular gelecek sezon yok..

Beşiktaş için Pazar günü Galatasaray ve son hafta Gençlerbirliği maçları tam anlamıyla zulüm olacaktır.

Sorsalar; her 2 maçı da oynamadan mağlubiyete çoktan razı olurlar..

Neden?

Tekrar eleştiri, tekrar öfke okları üzerlerine gelecektir.

Velhasıl, vah Beşiktaş vah!



16 Mayıs 2015 Cumartesi

Galatasaray’ı şampiyon yaptılar..


Pes arkadaş!

Fenerbahçe ve Beşiktaş kendi elleriyle şampiyonluğu hediye ettiler..

Galatasaray kulübünün başına gelebilecek ne kadar olumsuz hususlar varsa neredeyse hepsi geldi, hepsini yaşadı..

Düşünün bir kere!

Bir futbol sezonu içinde 3 başkan değişiyor.. (23 Mayıs 2015 günü yeni başkan seçilecektir)

Bir futbol sezonu içinde 2 teknik direktör değişiyor..

800 küsur trilyon borç batağından çıkış arıyor..

Bu şartlar altında 32.hafta tamamlanırken Galatasaray, en yakın rakibine maç fazlasıyla 6 puan fark atmış durumda..

Artık ligin bitmesine 2 hafta kaldı ve Galatasaray sanki şampiyon oldu gibi..

Bundan sonra Fenerbahçe ve Beşiktaş çok büyük travma yaşayacaklar..

Çünkü kendi elleriyle Galatasaray’ı şampiyon yaptılar..

Hafızamızı yoklayalım mı?

Çok değil, 23.hafta ezeli rakibi Fenerbahçe’ye 1-0 yenildi.. Hemen 24.hafta istanbul B.B. ile 2-2 berabere kaldı.. Ligin bitmesine 10 hafta kala puan durumu şöyleydi:
Beşiktaş 54 puan,
Galatasaray 52 puan,
Fenerbahçe 50 puan olup her hafta lider değişiyordu..

27.hafta oynandı, Trabzonspor’a 2-1 yenildi ve puan durumuna göre Galatasaray 3.sıradadır..

30, 31 ve 32.haftaları bilin bakalım, hangi skorla kazandı?

Sadece 1-0..

Galatasaray, aslında iyi oynamıyor ancak şansının yardımıyla kazanıyor..

Önümüzdeki sezon ne olur, ne biter?

Asla yetmez.. Ne Beşiktaş ne de Fenerbahçe buna müsaade etmez ve daha farklı oynarlar..

Gerçek olan ise Galatasaray’ın 4.yıldızı taktığıdır ve şimdiden kutlanmasıdır..


Bu psikolojik baskının altından Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım nasıl kalkar, hiç bilemiyorum..

25 Mart 2015 Çarşamba

Türk futbolu irtifa ve itibar kaybediyor..


Yahu ben 8-0 İngiltere mağlubiyetini bilenlerdenim, Avusturya’ya Rahmetli Çoşkun Özarı Teknik Direktör iken 1-0 yenilgiyi başarı olarak gördük bile..

Yıllar, yıllar izledi.. kimler geldi, kimler gitti.. işte size bazı isimler:

Sepp Piontek, Özkan Sümer, Ahmet Suat Özyazıcı, Fatih Terim, Mustafa Denizli, Şenol Güneş, Ersun Yanal, Guuis Hiddink, Abdullah Avcı, Fatih Terim..


İrtifa kaybediyoruz irtifa..

Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği FIFA, 2002 yılı Kasım ayı sıralamasını açıkladı. Türkiye, kasım ayına göre bir sıra gerileyerek, 8'incilikten 9'unculuğa düştü

FIFA'nın Mart-2007 ayı değerlendirmesinde 815 puanla 27. sırada bulunan Türkiye, bu ay yaptığı Yunanistan maçından 4-1, Norveç karşılaşmasından da 2-2'lik skorlarla ayrılmasının ardından 77 puan toplayarak 17. sıraya yükseldi. 

Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA), Nisan-2013 ayı ülkeler sıralamasını açıkladı. Türkiye'nin 1 basamak yükselerek 634 puanla 44. sırada yer aldığı 

Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) Temmuz -2014 ayı dünya sıralamasını açıkladı. FIFA'nın internet sitesinden yayınlanan sıralamada Türkiye, 3 basamak yükselerek 714 puanla 32. sırada yer aldı.

Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği'nin (FIFA) Mart-2015 ayı dünya sıralaması açıklandı. FIFA'nın internet sitesinden açıklanan sıralamaya göre, Türkiye 594 puanla 56. sırada yer aldı.

Yukarıdaki veriler ışığında Türk futbolu görüldüğü gibi trend sürekli aşağı gösteriyor..

Türk spor basını pek oralı olmadı ama, bana göre UEFA’da geçen hafta çok önemli bir genel kurul yapıldı. 33 yıldır UEFA Birinci Başkan Yardımcısı olan Sayın Şenez Erzik görevini bıraktı.

Sıkı durun şimdi!

TFF ne yaptı?

Yahu ‘Şenez Bey gidiyor ama, yerine Servet Yardımcı ismi gelsin’ dedi ve UEFA Genel Kuruluna önerildi..

Oylama yapılıyor, sonuç hava civa oluyor.. Kısaca seçilemiyor

İtibar aşağı gidiyor aşağı..

Yahu TFF’nun bir takımı 3 yıl UEFA Kupalarından men ediliyor..

Niye?

Şikeden..

Türk Futbol Milli Takım kampında bir futbolcu, diğer futbolcunun ağzına mı, kafasına mı, tabanca dayıyor.. Bir diğer futbolcu bu olaya tanık oluyor..

Ne oluyor sonra?

Tipik Türk usulü kapatılıyor ve yok sayılıyor..

Sonra Almanya Polisi soruşturma açıyor..

Yahu be adam! Ortada kriminal vaka vardır.. Hiç kapatılır mı? Çağırırsın polisi, ifadeler alınır, yargıya havale edersin.. Hani dövüş-kavga olsa, hadi amenna diyeceğim, bu bile olmaz ama.. Arkadaş silah çekilmiş silah..

Neresinden bakarsanız bakın; Türk futbolu itibar kaybediyor itibar..

Son 10 yılda bir futbolcumuz var ki evlere şenlik.. Futbolcu ama mafyavari kılıklı kerata.. Hakem, futbolcu, teknik direktör, gazeteci kısaca önüne kim çıkarsa çıksın; meydan okuyor, rest çekiyor.. Üstüne üstlük tüm dünyada karşı kampanyalar yürütülen ırkçılık suçu da işliyor.. Ama gelin, görün ki futbol dünyası el üstünde tutuyor.. Bir futbolcu için verilebilecek en şerefli mertebe nedir? Kaptanlık, evet kaptanlık, hem milli takımda, hem de kulübünde..

Özellikle futbolda ve son 10 yılda, çapsız yöneticilerle, her bakımdan az gelişmiş futbolcularla, Türkiye’nin itibarı yerlerde sürünüyor yerlerde..



23 Mart 2015 Pazartesi

Fenerbahçe-Beşiktaş maçı tekrar edilir..


Evet, dün gibi anımsıyorum..

Tarih 8 Kasım 2003 olup yağmurlu bir Pazar akşamıydı..

Şükrü Saraçoğlu stadında Fenerbahçe- Çaykur Rizespor maçı vardı..

Maç oynandı ve 1-1 sona erdi..

Maçın 86.dakikasında Çaykur Rizesporlu futbolcu Gustavo Victoria'ya 2.sarıyı gösteren Hakem Ali Aydın, kırmızı çıkartmayı unuttu..

90 dakika sonunda maçın bitiş düdüğü çaldı..

Kıyamet koptu tabii..

Derken itiraz edildi ve maç tekrarı geldi..

Bilin bakalım, sonra ne oldu?

Fenerbahçe maç tekrarında 2-1 kazandı ve o sezon şampiyon oldu..

Daha ilginç olan ise 2003-2004 sezonu birinci devreyi Fenerbahçe'nin 8 puan önünde nağmağlup lider tamamlamasına rağmen Beşiktaş, ligi 3. sırada ve Fenerbahçe'nin 14 puan gerisinde bitirdi..

Gelelim, 2014-2015 sezonu ve 25.hafta maçına..

Seyirciyi protesto eden Fenerbahçeli Futbolcu Emenike formasını çıkardı..

Cezası nedir?

Gayet net ve açık SARI KART..

Fenerbahçeli Futbolcu Emenike , futbol oyun sahasını sınırlayan çizgilerin dışına hakemden izinsiz çıktı mı?

Çıktı..

Cezası nedir?

Gayet açık ve net SARI KART..

Fenerbahçeli Futbolcu Emenike, hakemden izinsiz futbol oyun sahası sınırları içine tekrar girdi mi?

Girdi..

Cezası nedir?

Gayet açık ve net SARI KART..

Hakem Fırat Aydınus, ne yaptı?

Sarı kart göstermeyi unuttu.

Bu nedir?

Kural hatasıdır..

Valla hiç kıvırtacak kimsenin hali yoktur..

Hakem Fırat Aydınus artık bu işi bırakır ve düdüğünü duvara asar..

Ve Fenerbahçe-Beşiktaş maçı tekrar oynanır..

Bu karardan, başka bir karar alınması mümkün değildir ve verilemez..


17 Mart 2015 Salı

Kim şampiyon olacak? Galatasaray mı, Fenerbahçe mi, Beşiktaş mı?


Kaldı son 10 hafta..

34.hafta yani 31 Mayıs 2015 günü ligimizi bitiyor ve şampiyon en geç bu tarihte ortaya çıkıyor..

Bana kalırsa son haftaya kalmaz gibi ama ayrıntılı analizde nedenine değineceğim..

Öncelikle kalan 10 maçı anımsayalım..

Beşiktaş (54 PUAN) 
Fenerbahçe(D) 
İstanbul Başakşehir 
Kasımpaşa (D) 
Karabükspor
Trabzonspor (D) 
Gaziantepspor
Akhisar Belediyespor (D) 
Konyaspor 
Galatasaray (D)
Gençlerbirliği

Galatasaray (52 PUAN) 
Kasımpaşa (D) 
Karabükspor 
Trabzonspor (D) 
Gaziantepspor 
Akhisar Belediyespor (D) 
Konyaspor 
Mersin İdmanyurdu (D) 
Gençlerbirliği 
Beşiktaş 
Rizespor(D)

Fenerbahçe (50 PUAN) 
Beşiktaş 
Rizespor (D) 
Bursaspor 
Eskişehirspor (D) 
Balıkesirspor 
Sivasspor (D) 
Erciyesspor
Mersin İdmanyurdu (D) 
Başakşehir (D) 
Kasımpaşa

Söyleyeceklerim sadece tahmindir, sadece beni bağlar..

Beşiktaş, 8 hafta içinde Fenerbahçe ve Trabzonspor beraberliği dışından diğer maçlardan 3 puan alır.
Halen 54 puanı olduğuna göre 6 galibiyet, 2 beraberlik toplam 20 puana ulaşır ve Galatasaray maçına 74 puanla çıkar..

Galatasaray, 8 hafta sonra Trabzonspor ile beraberlik, diğer 7 maç galibiyetle, 22 puana ulaşır ve Beşiktaş maçına 74 puanla çıkar..

Fenerbahçe, 8 hafta sonra 1 beraberlik 7 galibiyetle 22 puan toplar ve 72 puanla 9.haftaya girer..

Kalan 10 maça göre 9.hafta ya da fikstüre göre 33.hafta ölüm-kalım haftası olacaktır.

Çünkü 74 puanlı Galatasaray-Beşiktaş derbi maçı oynanırken 72 puanlı Fenerbahçe ise Başakşehir ile oynayacaktır.

Galatasaray-Beşiktaş maçını kim kazanırsa yüzde 99 olasılıkla şampiyon olacaktır. Aslında kaybeden hem şampiyonluğu hem de 2.’liği kaybedecektir.

Neden?

Fenerbahçe, Başakşehir’i yendiği takdirde yenilen takımı 1 puan geçecektir..

Kısaca Galatasaray-Beşiktaş derbisini kaybeden çok ama çok şey kaybedecektir..

Peki, Galatasaray-Beşiktaş berabere kalırsa ne olacak?

İşte o zaman çok ilginç hatta futbol tarihinde nadir görülen bir puan tablosuyla baş başa kalacağız..

Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe 75 puana ulaşacak ve son haftaya girilecektir..

Sonuç olarak öngörüm ya da tahminim şudur:

Galatasaray şampiyon,
Fenerbahçe ikinci,
Beşiktaş üçüncü olacaktır..

Bakalım, tarih beni haklı çıkaracak mı?