31 Mayıs 2012 Perşembe

Türk Futbolu sezeryan mı yoksa kürtaj mı olacak?


3 Temmuz 2011 tarihinde yeni bir başlangıca hamile kalan Türk Futbolu 11 aylık bekleme sonrası artık doğum gerçekleşecektir..



Normal doğum olmayacağı zaten geçen 11 aylık süreden bellidir..



Ya bu yeni başlangıç vücudu zehirlediği için atılması gerekiyor ve kürtaj kaçınılmaz oluyor ya da down sendromlu olsa da sezeryanla alınması gerekiyor..



Doğum operasyonunu 2 uzman gerçekleştiriyor; bir tarafta TFF (Türkiye Futbol Federasyonu), diğer tarafta UEFA başında duruyor..



Mesele de burada kilitleniyor. Çünkü TFF diyor ki sezeryanla doğum gerçekleşsin.. Buna karşın UEFA sakat doğuma müsaade edemem, hemen kürtaj yapalım..

Her iki uzman yetkili sürekli müzakere ediyorlar, birbirlerine kararlarının doğru olduğu yönünde ikna etmeye çalışıyorlar..



Zaman da kalmadı, doğum sancısı arttı bir kere, öyle de böyle de Türk Futbolu’nun bir doğumu olacaktır..



Şu anda Türk Futbolu doğumhaneye alındı, son konsultasyonlar yapıldı, ilk olasılık; 2-3 gün sonra sezeryanla alınmış down sendromlu bir başlangıç elimize tutuşturalacaktır. Diğer bir olasılık Türk Futbolunun ölmemesi için kürtajla sakat gelişen yeni başlangıç temizlenecektir.



Beşiktaş’a, Bursaspor’a, Gaziantepspor’a verilen 1 yıllık men cezası sanki kürtaja karar verilmiş gibime geliyor bana..



Bakalım nasıl bir doğum olacak?

29 Mayıs 2012 Salı

Fenerbahçe ve Milli Takım Kalecisi Volkan Demirel nereye koşuyor?


Bu gidiş, bence hiç iyi bir gidiş değildir..



Sayın Volkan Demirel artık şirazeden çıkmıştır, freni boşalan kamyon misali hızla iniş aşağı koşmaktadır..



Birkaç defa olay videoyu izledim. Şaşkınlıktıktan ağzım açık kaldı..



Ne diyor foto muhabirine Sayın Volkan Demirel?



"Ne ters ters bakıyorsun?"



Anımsayın çocukluğunuzu.. Yaramaz ve kavgacı çocuklar ne yaparlardı önce?



‘’Ya omuz atar ya da neye bakıyorsun?’’ derdi ya, Sayın Volkan Demirel de "Ne ters ters bakıyorsun?" sözüyle zaten kavga edeceği kesindir.



Sonra ne oluyor?



Muhabir şu karşılığı veriyor: "Sana neden ters bakayım?"



Bu cümlecik ben sana uymuyorum anlamını taşır aslında.. Tabi, karşı taraf daha da kızgınlaşır.



Bakın sonrası Volkan Demirel ne diyor?



"Çekmeyin demedim mi? İnsanlığı bilmiyorsunuz, hayvanlığı da bilmiyorsunuz.’’



Artık hakaretler kırıla gidiyor.. Ancak Volkan Demirel’in final cümlesi tam bir felakettir. Bakın ne diyor?



‘’Seni yazdım oğlum lan bir kenara. Seni evinden aldıracağım."



Offf ki ne offf.. Bu ne abi ya, tam bir mafya jargonuyla buram buram tehdit savurma.. Hayret ki ne hayret..



Arkadaş sen futbolcu musun, mafya patronu musun?



Bence Sayın Volkan Demirel’in beyin kimyası bozulmuştur, acil ve ivedi olarak psikolojik desteğe ihtiyacı vardır..



Neden?


Çünkü zinde ve aklı karışık olmayan Volkan Demirel’e hem Fenerbahçe’nin hem milli takımın ihtiyacı vardır..

Galatasaraylılık mı, Galatasaray Lisesi mi?..


Çoktan beri bu lafı duyuyordum fakat altını dolduramıyordum..

Neydi o laf?

İşte liseliler, işte alaylılar.. Daha açıkcası Galatasaray Lisesi mezunları ayrı, mezun olmayanlar ayrı değerlendirilmesi iddiası ya da efsanesi..

Dün gece Beyaz TV’ye Galatasaray Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Sedat Doğan bağlandı, bir çok konuda açıklama yaptı, bana göre açıklamalar içinde en önemli bulduğum bilgi ise bu liseli olan-olmayan ayrımının yansımasıdır..

Sıkı durun şimdi?

Galatasaraylı birisi kulübe üye olmak istiyor ve müracaat ediyor.

Soru şudur?

Galatasaray Lisesi mezunu isen 500 TL para yatıracaksın..

Peki, Galatasaray Lisesi mezunu değilsin ama Galatasaraylısın, o zaman kaç para yatıracaksın?

Tam tamına liselinin yatırdığı paranın 20 katı olan 10 bin TL.

Hem de bu kural Galatasaray tüzüğünde  yazılıymış..

Ben bir Galatasaraylı olarak çok utanıyorum ve en hafif tabirle ‘çok ayıp’ buluyorum..

Olur mu arkadaş, böyle ayrımcılık?

Tamam, Galatasaray Lisesi kurucudur ve saygımız-sevgimiz vardır ama asla ikiliğe, ötekileştirmeye Galatasaray kültürü ve anlayışı müsaade etmez arkadaşlar..

Galatasaray Lisesi mezunu ayrıcalığı daha kulübe ayak basar bazmaz başlarsa; kulüp içinde başarılı olabilme kapasitesi ve şansı olan diğer Galatasaraylılar ne yapsın? Bence ağzıyla kuş tutsa nafile ve boştur..

Eğer bu akıldışı tüzük maddesinde ısrar edecekseniz; o zaman liseli dışında kimseyi almayın abi..

Çözüm: Bu ayıplı tüzük maddesi hemen değişmelidir. ‘Tüm Galatasaraylılar eşittir’ cümleciği altı kalın çizgilerle çizilerek yeniden yazılmalıdır.



  

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Fenerbahçe Futbol Kulübünün yakın geleceği..


Eski borsacı olduğum için geçmiş ve gerçekleşen OUT olur, beklenti IN olur..



Burada yakın geleceğe dair düşüncelerimi aktarırken elbette benim algım doğrultusunda oluşan düşünceleri yansıtacağım..



Beklentilerin doğuşu; yaşananların değerlendirilmesi ve söylenenlerle- karşı söylenenler arasında kalmadan bambaşka pencereden bakabilmeyle mümkündür..



Şu oldu, bu oldu, beklenti için hiç önemi yoktur. Önemli olan bundan sonra ne olacağıdır ve bu soruya yanıt bulunabilmesidir..



En yakından en uzağa doğru beklentimi sıralamaya başlayayım..



-Tahkim Kurulu, PFDK’u tarafından Fenerbahçe Futbol Kulübü’ne verdiği 6 maçlık saha kapatma cezasını muhtemelen 5 maça indirecektir. Trabzonspor Kulübünü’nün 4 maçlık cezasını 3’e indirdiği gibi..



-PFDK’nun şike soruşturmasıyla ilgili verdiği ‘Fenerbahçe Kulübü Asbaşkanı İlhan Ekşioğlu’ 3 yıl futboldan men cezasını TAHKİM muhtemelen 2 yıla indirecek ve onaylayacaktır.



- En son ‘Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’ne katılamamasıyla ilgili UEFA Başkanı Plantini, CNN’ne verdiği röportajda; ‘ bu kararı ben değil, bağımsız UEFA Disiplin Kurulu verdi, bu yıl da bir karar verecek, ayrıca Fenerbahçe ile ilgili fazla konuşamam, mahkemeye verirler’ dedi.  

Fenerbahçe Futbol Kulübü’nün geçen yıl olduğu gibi bu yıl da UEFA Şampiyonlar Ligi’ne alınmayacağı neredeyse bence kesindir. Bu yüzden Fenerbahçe, çok fazla yıldız futbolcu transferi muhtemelen yapmayacaktır.



-30 Mayıs 2012 günü başlayacak şike davasında savcılık makamı verilecek cezalarla ilgili son mütelasını mahkemeye sunacaktır. Muhtemelen dava en geç Haziran ayı sonunda bitecektir. Yine muhtemelen Fenerbahçe Kulübü Başkanı olan Sayın Aziz Yıldırım, 5-6 yıl ceza alacaktır.

Neden?

Çünkü 10 ay tutukluluk halini başka türlü bir mahkeme kamuoyuna anlatamaz..

Daha sonra nihai karar için dosya Yargıtay’a taşınacaktır. Bu arada Aziz Yıldırım Beyin Başkanlığı düşer mi, düşmez mi hukuken tam bilemiyorum.. Belki mahkemeden bu yönde de bir karar çıkabilir.. O zaman Fenerbahçe Kulübü yeni bir kongre süreci daha yaşayacaktır..



Yakın gelecekle ilgili belli başlı beklentilerim bunlardır.. Elbette bu beklentiler bana ait şahsi düşünce ve yorumdur.. Tabidir ki, ne kadarı gerçekleşir, ne kadarı gerçekleşmez bilemem..



Bu arada benim algılarımla, geçmiş 10 ayın gizli kapaklı yaşananları hakkında yorumlarımı paylaşmak isterim..



Fenerbahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım, ‘Gülen Cemaati’nin, polis ve yargı eliyle Fenerbahçe Kulübünü ele geçirme komplosudur’ tezini; şike davası savunmasında ana eksenine yerleştirdi. Bu teze kim ne derse desin Fenerbahçe taraftarının büyük çoğunluğu inandı.



Sayın Başbakan Erdoğan, Fenerbahçe Kulübü’nün hem UEFA hem de TFF nezdinde daha fazla zarar görmemesi için şahsen çok çaba sarfetmiştir.. ‘Kulüpler değil, kişiler cezalandırılmalıdır’ yargısını bir şekilde TFF üzerinde kabul ettirmiştir ancak UEFA üzerinde çabaları hala devam etmektedir.



Sayın Başbakan bu ikili tezini ustaca hayata nasıl geçirdi?



Anımsayın 5-6 ay öncesini önce kişileri kurtardı.



Nasıl?



6222 Sayılı yasayı değiştirerek..

Yani 3-7 yıl şike hapis cezalarını 1-3 yıl arasına indiriverdi.. Kime rağmen? Sayın Cumhurbaşka’nın vetosuna ve TBMM’de buna muhalif kalan AK Parti Milletvekillerine rağmen.. Tutuklu kişilerin çoğu bu yasa değişikliği sonrası tahliye edildi..



Derken sıra kulübleri kurtarmaya geldi.. Bu kez çevir gazı yanmasın misali kişiler ceza alsın ama kulüpler almasın söylemini spor kamuoyununa sundu..



Gelmesinde desteğini esirgemeyen Sayın Başbakan’ın bu söylemine uygun davranan Sayın TFF Başkanı ve Yönetim Kurulu ‘şike sahaya yansımamıştır’ çıkış noktasıyla kulüpler kurtarılmış, kişiler cezalandırılmıştır.



Valla yaşananların perde arkasını ben şahsen bu şekilde resmediyorum. Yine doğaldır ki katılan olur, katılmayan olur ama bana ait düşünce-yorum böyledir..

15 Mayıs 2012 Salı

Fenerbahçe Cumhuriyeti galiba çöküyor..


Son yaşanan olaylara bakınca aklıma Galatasaray geldi.. Hani 5-6 yıl önce çöküş yaşarken Ali Sami Yen Stadı yakıldı, yıkıldı ya, hani 5 maç ceza aldı ya, hani şu oldu, bu oldu ve 2012 yılında ancak tekrar şampiyon oldu ya..



Bence Fenerbahçe’nin de gelecek 5-6 yılı gitti..



Neden?



Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra sahaya giren 500-1.000 kişi var ya,

saha içinde özel güvenliğe ve polislere saldırı var ya,

stadın oturakları sökülüp saha içine atıldı ya,

saha içinde 10’larca meşale yakıldı ya,

saha dışında polis araçları ters çevirilip yakılmaya çalışıldı ya,

benzinlik havaya uçurulmaya çalışıldı ya,

polislerle savaş yapıldı ya..



Olayların neresinden bakarsanız bakın 8-10 maçlık saha kapatma cezası kaçınılmazdır.



Üstüne kabus gibi çöken şike sendromu ağrı kesiciyle falan geçecek gibi durmuyor..



Ondan dolayı diyorum ki Fenerbahçe Cumhuriyeti 5-6 yıl çöküş süreci yaşayacaktır.



Bu arada mevcut Fenerbahçe Cumhuriyeti psikolojisi kendisinden başka herkesi hasım görüyor ve tüm savunma mekanizmasını bunun üzerine kuruyor..



Trabzonspor hasım,

Galatasaray hasım,

İstanbul polisi hasım,

Cemaat hasım,

Özel Yetkili Savcılık ve Mahkeme hasım,

Fenerbahçeli olmayan spor yazarları hasım,

Fenerbahçeli olmayan siyasetçiler hasım,

Kısaca Fenerbahçeli olmayan uçan kuş bile hasım…



Bu psikolojide olan bir takımın çöküşü kaçınılmazdır.



Çaresi yok mudur?



Vardır elbette..



Mevcut yönetim yapısı yıkılacaktır. Herkese barış eli uzatacak, herkesi kucaklayacak, yeni baştan dizayn edilmiş yönetim biçimi oluşturulacaktır.



Ama mümkün mü?



Mümkün olsaydı başlığım çöküş olur muydu?

8 Mayıs 2012 Salı

Başbakan Erdoğan’ın ‘kulüpler değil, kişiler ceza almalı’ paradoksu..


Hemen Sayın Erdoğan’ın öteden beri dillendirdiği ve bugünde tekrar ettiği beyanını aynen veriyorum, sonra yorum-düşüncemi sizlerle paylaşıyorum..





Bir basın mensubunun, "PFDK'nın kararları sonrası kulüpler ceza almadı ve kişisel cezalar aldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki sorusuna Başbakan Erdoğan, şu yanıtı verdi;

"Fenerbahçe'nin kongre üyesiyim. Taraftar olmanın ötesindeyim ama ben bu konuda konuşamam. Konuştuğum zaman yanlış olur. Ama benim ilkeler üzerinden, bildiğiniz gibi Sayın Platini'ye de söylediğim, UEFA'nın buradaki kongresinde yaptığım konuşma var. Orada da söyledim. Söylediğim şey şu; Bize göre, ki ben demokrasilerde de bunu savunurum. Siyasi partiler açısından da bunu savunuyorum. Tüzel kişiler cezalandırılmamalı. Gerçek kişiler cezalandırılmalı. Siz tüzel kişileri cezalandırdığınız zaman, o tüzel kişiliğe gönül veren binlerce, onbinlerce, milyonlarca insanı cezalandırıyorsunuz. O tüzel kişilikte yetkiyi almış, suçu işleyenler varsa, onlar cezalandırılsın. Niye kalkıp da o tüzel kişilik cezalandırılıyor. Şimdi futbol kulüplerinde böyle kulüp kapatma başlamadı, yarın bir de onlar başlarsa, bu iş nerelere gider, neler getirir, neler götürür bilemem ama siyasi partilerde biliyorsunuz artık bu işten gına getirdik. 4 kere 5 kere kapatılan partiler var. Ne oldu yani kapattınız partileri de o partiler yok oldu mu? Hatta bazıları güçlenerek geldi. Ama bazıları içinden partiler çıkardı. Onlar da bu ülkede çok daha güçlü bir şekilde hizmet ediyorlar. Bunları da artık birilerinin görmesi lazım."



Gelelim benim düşünce ve yorumuma:



Sayın Başbakanımız  hiç kusuru bakmasın ama mantık hatası yapıyor.. Çünkü 10 aydır devam eden şike davasıyla ilgili ortaya koyduğu tez, yaşananlarla hiç örtüşmüyor.



Neden mi?



Siyasi parti gibi spor hukukunda kulüp kapanma falan yoktur bu bir..



Tam aksine şike, teşvik suçlarını işleyen kulüp yöneticileri ise menfaati kim sağlıyor?



Atıyorum, X şahıs Y kulübü yöneticisi ve şike yapmış. Kulübü puan ya da puanlar kazanmış, şampiyon ya da ikinci olmuş mu?



Olmuş..



Ehee burada kulüp yöneticisi X şahsın menfaati yok ki..



Kimin var?



Yöneticisi olduğu kulübün..



O zaman yöneticiyi futbol spor hukukunda cezalandırıp kulübü muaf tutmak; UEFA Başkanı’nın dediği gibi ‘imkansızdır’ ve de mantık dışıdır..



Ha mesela Yunanistan’da olduğu gibi kulüp başkanı bahis oynamış, kulübü üzerinde haksız kazanç elde etmiş, tamam, amenna, olabilir..



Kulübün suçu yok, başkanı bir halt işlemiş, kulübü kurtaralım denebilir..



Kaldı ki bu durumda bile bahis skandalına karışan Yunan Kavala ve Volos takımları bir alt kümeye düştü, kulüp başkanı hapse girdi..



Sıkı durun şimdi!



Yunan Futbol Federasyonu bu cezayı UEFA’ya bildirdi, UEFA ne dedi?



Yetmez, 3 alt küme birden düşür.. Ve de öyle yapıldı..



En son PFDK ne yapıyor?



Fenerbahçeli 3 yöneticiye muhtelif yıllarla hak mahrumiyeti cezası veriyor.



Ehe kulübü nerde?



Canım, kulübün bir suçu yok ki..



İyi de bu ceza alan yöneticiler şahsi menfaati için mi bu suçu işlemişler?



Hayır, çok sevdikleri ve yöneticisi olduğu kulübü için..



Sayın Başbakanımızın bu tezi bir şekilde Türkiye içinde uygulanabilir, uydurulabilir falan filan.. Ama UEFA nezdinde olmaz abi, yüz kere, bin kere olmaz..


Yıldırım Demirören, Ali Koç Ve Nihat Özdemir açıklama yapmıyor..


Şahsen ben de inanmıyorum..



Neye?



Aşağıda verdiğim telefon konuşmalarının yapıldığına..



Niye?



Akıl ve mantık gereği olmaz diyorum.. Hem de böyle bir zamanda bu tür konuşmaların telefonla yapılacağına inanmıyorum..



Sorun nedir peki?



Takriben 1 haftadır bu söylenti ortalıkta dolaşıyor. Hatta birçok site iddia edilen telefon konuşmasının bir kısmını yayınladı.. Ben de aşağıda yer verdiğim telefon konuşmasının kaynak linki şöyledir: http://www.timeturk.com/tr/2012/05/06/sike-sonrasi-bu-ses-kaydi-cok-konusulacak.html



Her 3 isimden birisi çıkıp; ‘hayır, böyle bir konuşma yoktur, külliyen yalandır’ demiyor..



Tekrar ediyorum; bence bu iddia doğru değildir, ancak ilgili isimlerden doğru olmadığını duymayı da çok arzu ediyorum..



İsterseniz fazla uzatmadan yukarıda linkini verdiğim sitede yer alan  ‘telefon konuşmaları’ iddiasını okuyalım..


İşte o konuşma:

Ali Koç (A.K) : Galatasaray ve Trabzonspor'u da işin içine kat.

Yıldırım Demirören (Y.D.) : Ya nasıl katacağız?

A.K: Kardeşim sen yap bir şeyler! Temizleme işini kendileri düşünsünler.

Y.D.:UEFA'yı ne yapacağız?

A.K.: Onu daha sonra... İçeriyi halledelim.

Y.D.: Etik Kurulu raporunu ne yapacağız?

A.K.: Bizim kendi arkadaşlarımız var. O hallolacak.

Nihat Özdemir (N.D.) : "Başkanım anlaştığımız gibi, CAS davasını geri çektik. Sizden de gerekeni yapmanızı rica ederiz."

Y.D.: Ben gerekeni yapacağım, merak etmeyin.

NİHAT ÖZDEMİR : " Başkanımızda nasıl olsa haftaya CUMA günü Tahliye olacak o zaman beraber kutlarız Başkanım."

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Fenerbahçeli yöneticiler Ali Koç ve Nihat Özdemir'in Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Derimören ile telefon kayıtıları iddiası..


Mevzuya geçmeden hemen düşüncemi açıklayayım.. Bu lig bu yıl tescil edilmez, bu TFF Yönetimi gider, şike davası etkilenir, etik kurulu raporunu hazırlayanlar mahkemeye çıkabilir..



Ha baştan söylüyorum, eğer iddia edilen telefon kaydı var ise..



Neyse ben okuduğum haberi linkiyle beraber paylaşıyorum..



Sosyal medya bu haberle çalkalanıyor.. Twitter'da paylaşılan bir konu futbolseverleri hayrete düşüren bomba gibi bir iddia dolaşıyor. Fenerbahçeli yöneticiler Ali Koç ve Nihat Özdemir ve Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören'in arasında geçtiği iddia edilen ses kaydınında Galatasaray ve Trabzonspor'un şike olayına dahil edilmesinin istendiği iddia edildi

Fenerbahçeli yöneticiler Ali Koç ve Nihat Özdemir'in Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Derimören ile telefonda yaptıkları görüşmelerde; Demirören'e, "Galatasaray ve Trabzonspor'u şike olaylarının içine dahil etmesini, Etik kurulu raporlarını da kendilerinin halledeceğini, UEFA konusunda da sonra ilgileneceklerini" söylediği bir ses kaydının ortalıkta dolaştığı iddia ediliyor. Soyal medyada dört gün önce iddiayı ilk olarak Talip Doğan Karlıbel dile getirdi. Karlıbel'den sonra söz konusu ses kayıtlarının bugün internet ortamında yayımlanacağı iddia ediliyor.


Turkspor net "İŞTE YILDIRIM DEMİRÖREN, ALİ KOÇ ve NİHAT ÖZDEMİR ARASINDA YAPILDIĞI İDDİA EDİLEN GÖRÜŞMENİN BİR KISMI.." başlığıyla iddia edilen ses kaydının bir kısmını yayımladı. İşte o konuşma:

Ali Koç (A.K) : Galatasaray ve Trabzonspor'u da işin içine kat.

Yıldırım Demirören (Y.D.) : Ya nasıl katacağız?

A.K: Kardeşim sen yap bir şeyler! Temizleme işini kendileri düşünsünler.

Y.D.:UEFA'yı ne yapacağız?

A.K.: Onu daha sonra... İçeriyi halledelim.

Y.D.: Etik Kurulu raporunu ne yapacağız?

A.K.: Bizim kendi arkadaşlarımız var. O hallolacak.

Nihat Özdemir (N.D.) : "Başkanım anlaştığımız gibi, CAS davasını geri çektik. Siçden de gerekeni yapmanızı rica ederiz."

Y.D.: Ben gerekeni yapacağım, merak etmeyin.

NİHAT ÖZDEMİR : " Başkanımızda nasıl olsa haftaya CUMA günü Tahliye olacak o zaman beraber kutlarız Başkanım."

Yapıldığı iddia edilen SKANDAL görüşmelerin Yıldırım Demirören'in basın toplantısından 3 gün önce yapıldığı da ayrıca belirtiliyor.

Peki ses kaydı nasıl ele geçirildi:


Talip Doğan Karlıbel'e göre, "Yıldırım Demirören Sarhoşken unuttuğu açık avizenin çıkan görüşmeleri Demirören'in yanında bulunan bir şahıs Telefonun kayıt almış. Yani anlayacağınız bu bir " ilegal dinleme değil " Demirörenin yanında olan kankalarından birinin telefonuna kayıt yaptığı bir görüşme"



Fenerbahçe-Galatasaray maçı sonucu nelere gebedir?


12 Mayıs 2012 günü Kadıköy’de oynanacak olan Fenerbahçe-Galatasaray maçı sonucu çok ama çok şeylere gebedir..



Hadi isterseniz önce Fenerbahçe cephesinden ve şampiyonluk halinin sonuçlarından başlayalım..

-10 aydır süren şike davasında çok çıpranan Fenerbahçe camiası olası galibiyet halinde elde edeceği şampiyonlukla belkide 100 küsur yıllık mazisinin en anlamlı şampiyonluğu olarak tarihe not düşülecektir..

-Olası şampiyonluk halinde gelecek yıllarının parlak olacağına dair çok kuvvetli işaret verecektir.

-Şampiyonluk halinde 10 aydır devam eden, muhtemelen birkaç celsede sonuçlanacak şike davasında bile etkili olacaktır.

-Şampiyonluk halinde hem UEFA hem de TFF nezdinde haklılığını tescillendirecektir ve damga vuracaktır.



Gelelim Galatasaray cephesinin olası galibiyet ya da beraberlik halinde kazanacağı şampiyonluk sonuçlarına..

-Bir kere ezeli rakibinin sahasında şampiyonluk kazanma hazsını uzun yıllar unutmayacaktır ve çok konuşulacaktır..

-Fatih Terim teknik direktör olarak Galatasaray tarihine silinmemek üzere altın harflerle bir kez daha kazınacaktır..

-Galatasaray olası şampiyonluğu halinde elde edeceği gelirlerle (şampiyonlar ligi, reklam, forma satışı gibi..) ezeli rakibi  

Fenerbahçe’yi önce yakalayacak sonra geçecektir..

-Gelecek yıllar için de şampiyonluğun en büyük adayı olduğunu, acaba 4 yıl üst üste şampiyonluk tekrar eder mi sorularını sorduracağını..



Aksi halinde hem Fenerbahçe hem de Galatasaray için nelerin olacağını söylemeye inanın kimsenin taahülü yetmez.. Ancak şu kadarını söyleyebilirim: çok ama çok şeyler kaybedecektir ve büyük ‘kaos’ olacaktır..
Hadi illa bir şey fısılda derseniz; yönetim çatırdar, teknik direktör gider, futbolcuların yarısı valizini toplar..

3 Mayıs 2012 Perşembe

Fenerbahçe, Gençlerbirliği küme düşer..


TRT 3'te yayınlanan Basın Tribünü adlı spor programında Etik Kurulu'nun 2. raporu açıklandı, yorumlandı ve ben de dikkatlice izledim, not aldım.



Peki, işin özeti nedir?



Varan-1 /Gençlerbirliği - Fenerbahçe maçı

Gençlerbirliği - Fenerbahçe maçında Gençlerbirliği kalecisi Serdar Kulbilge'nin şike teşebbüsü içerisinde olduğu yolunda makul şüphe bulunduğu belirtildi. Fenerbahçe takımın yöneticisi İlhan Ekşioğlu'nun şike teşebbüsünde bulunduğunun tespit edildiği belirtildi.
İlhan Yüksel Ekşioğlu'nun Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi olması nedeniyle şike faaliyetinin Fenerbahçe Spor Kulübü'ne izafe edilmesinin uygun olacağı. Zafer Önder İpek'in Gençlerbirliği kulüp müdürü olması nedeniyle şüphenin Gençlerbirliği Kulübü'ne izafe edilmesinin uygun olacağı oy birliği ile mütalaa olunur.


Varan-2 /Fenerbahçe - Ankaragücü maçı 15-05-2011
- Aziz Yıldırım'ın bu müsabakada somut olayla ilgisinin bulunmadığına;
- İlhan Yüksel Ekşioğlu'nun, Cemil Turan'ın, Yavuz Ağırgöl'ün, Mehmet Yenice'nin, Yusuf Turanlı'nın şike teşebüsünde bulunduğu;
- Mehmet Şekip Mosturoğlu'nun ise şike teşebbüsünde bulunduğu yolunda yeterli kanıt bulunmadığına oy birliği ile mütalaa olunur.
- İlhan Yüksel Ekşioğlu'nun Fenerbahçe Yönetim Kurulu üyesi olması sebebiyle şike teşebbüsü eyleminin Fenerbahçe Spor Kulübü'ne izafe edilmesinin uygun olduğu, ancak bu eylemden Fenerbahçe Spor Kulübü'nün diğer yöneticilerinin haberdar olduğuna dair bir kanıta raslanmadığına;


Varan-3 / Sivasspor - Fenerbahçe maçı (22-05-2011
Bu maçta Trabzonspor'un teşvik teşebbüsünde bulunduğuna dair ilişkin iddialar araştırılmış olmasına rağmen bir sonuca ulaşılmadığından Etik Kurulu Trabzonspor açısından suç olmadığına kanaat getirmiştir.
- Aziz Yıldırım ve Mecnun Otyakmaz dahil tüm yöneticiler hakkında kanaat oluşturmaya yetecek kanıt bulunmadığına;
- Ahmet Çelebi hakkında kanaat oluşturmaya yetecek kanıt bulunmadığına, ancak yöneticisi olduğu Sivasspor'un sahaya çıkacak ilk onbirini üçüncü kişilere açıklamasının Etik Kurulu talimatına aykırılık yönünden değerlendirmek üzere kurulumuza sevk edilmesinin yerinde olacağı;
- Mehmet Yıldız hakkında kanaat oluşturmaya yetecek kanıtın bulunmadığı, ancak öğrenmiş olduğu teşvik primi eyleminin TFF'ye bildirmemiş olması nedeniyle Etik Kurulu talimatına aykırılık yönünden değerlendirmek üzere kurulumuza sevk edilmesinin yerinde olacağı;
- Oy birliği ile mütalaa olunur.


TFF/Etik Kurulu raporunun tamamında şike, teşvik ve teşebbüsle ilgili dikkat çeken başka bir şey yoktur..



Ne yaparlarsa yapsın bu sonuçtan kaçış yoktur. Fenerbahçe ve Gençlerbirliği küme düşecektir.



Neden?



Etik Kurulu raporuna göre her iki kulübün yöneticileri şike ve teşvik teşebbüsünde yer almaları, maalesef kulübü direk bağlamaktadır. Çünkü kulüp yöneticilerinin yaptıkları bu illegal girişimden kulüpleri haksız menfaat sağlayacaktır.



Varsayalım ki TFF Yönetim Kurulu kararıyla disiplin talimatının 58. maddesi değişti, küme düşme engellendi ancak bu işten kurtuluş yoktur.  



Neden?



Gelecek sezon başlamadan amma UEFA, amma FIFA kanalından gelen emir ve tehditler üzerine bu gecikmiş karar mutlaka alınacaktır.



Okumak isterseniz link aşağıdadır..



1 Mayıs 2012 Salı

Gözünüz aydın olsun! Artık futbolu sevmiyorum!


Galatasaray, Bursaspor, Trabzonspor, Kayserispor, Konyaspor ve diğerleri..




Yayınladığınız bildirileri aşağıya not ettim. Numara çekmeyin ve oynanan oyuna figuran olmayın, eğer oyuna dahil değilseniz..

Bu bildiriler ucuz gaz alma metodudur.. Kimse yemez bu süslü püslü lafları..

Bu kirli ve lekeli düzene ya omuz vereceksiniz ya da susacaksınız..

Oysa sen yanma, ben yanma nasıl çıkılır, bu kaotik ortamdan?

Birazcık etik değerlere sahipseniz; bu düzenin değişmesi için maçlara ya geç çıkın ya da hiç çıkmayın!

Bir çift lafım da takım fanatiklerine..

Gayri meşru çocuk gibi nasıl ve kimden geldiği belli olmayan, o veya bu şekilde üzerinde tartışma yürütülen şampiyonluklara, birinciliklere sevinen garip insanlar; bu kadar mı aklınızı ve kalbinizi tutsak ettiniz?

‘Başkan parayı bul, ne yaparsan yap ama biz şampiyon olalım’ diyen zihniyetin zeka yoksunu sizleri bu futbol çöplüğünde kaderinize terk ediyorum.

Gözünüz aydın olsun! Artık futbolu sevmiyorum!

Neden mi?

Çünkü bu akıl ve izandan yoksun fanatik topluluğun izlediği lekeli ve şaibeli futbolu izlersem, bir süre sonra ben de onlar gibi gören gözlerin kör, duyan kulakların sağır, hisseden vicdanların kapalı olmasından korkuyorum..

Gelelelim yüzde 50 oyla iktidara gelmiş AK Parti’ye

‘Arkadaş, sporda şiddeti önleme, şikeyi, teşviğe son verme yasasını sonuna kadar uygulayın, spor hukukunun ve adli hukukunun vereceği cezalara herkes razı olacak’ deme yerine ‘gerekirse 3-5 yıl Avrupa’ya gitmeyelim’ diyen bir ülkenin Başbakanı varsa; o ülkede lafın bittiği yere çoktan gelinmiştir ve kritik eşik çoktan aşılmıştır..  

Ben böyle bir ülkede yönetilen futbolu artık izlemek istemiyorum..

Gelelim ayarlı TFF Yönetimine ve Başkanına..

Bir ülkenin futbol disiplin talimatı; şike, teşvik önleme ve caydırma yerine görmezden gelme, öteleme, erteleme amacını güdüyorsa bu ülkede futbolun köküne kibrit suyu çoktan dökülmüştür.. Yakın gitsin bundan sonra..  

Tüm kulüpler yarışma, rekabet laflarını sakın etmeyin ve kapatın kepenkleri artık, kendinize başka meşguliyetler bulun!

Yuh sizlere yuh! Ulan bu dünyada zevkle ve heyecanla takip ettiğim futbol oyununu da parayla zehirlediniz ya, yüz kere, bin kere yuh diyorum..

Yazımın sonunda kulüplerin yayınladığı bildirileri aynen aktarıyorum, ister okuyun, ister okumayın…

Galatasaray’dan işte o açıklama...

"Türkiye Futbol Federasyonu’nun bugün açıkladığı kararlar, kamuoyu vicdanında büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu kararlar Türk kamuoyunun zekâsıyla alay etmek, adalet duygusunu hiçe saymak ve uluslararası kuralları görmezden gelmektir.

TFF bu tutumuyla Türk futbolunu telafisi mümkün olmayan bir çıkmaza götürmektedir.

Başından itibaren Galatasaray’ı şike çamuruna bulaştırma çabası ve “bu sürece Galatasaray’ı da dahil edebilirsek işin içinden daha kolay çıkarız” zihniyeti bugün somut biçimde ortaya çıkmıştır.

Bu durum açıkça göstermektedir ki, TFF yönetimi artık Türk Futbolunu temsil eden, haklarını savunan, futbolumuzu ileriye götürmeye çalışan bir organ olma niteliğini kaybetmiştir.

Galatasaray Spor Kulübü bu nedenlerle TFF yönetiminin Türk futboluna daha fazla zarar vermeden derhal istifa etmesinin zorunlu olduğuna inanmaktadır.

27 Ocak tarihli TFF Genel Kurulunda büyük bir çoğunlukla alınan 58. maddenin değiştirilmemesi yönündeki kararının hiçe sayılmış olması etik kuralların ne denli benimsendiğinin açık bir göstergesi olup, en üst organı olan Genel Kurul kararının aksine hareket etmekle TFF yönetimi daha da ağır maddi ve manevi sorumluluklar almış ve ülke futbolu adına çok büyük riskler altına sokulmuştur.

Tekrar belirtmekte yarar görmekteyiz : Galatasaray Spor Kulübü olarak bugüne kadar hiç bir kulübün, hiç bir şahsın cezalandırılması ya da verilecek cezanın şu ya da bu şekilde olması yönünde ne açık, ne de kapalı kapılar ardında bir talebimiz olmamıştır. Arkasında durduğumuz ve taviz vermeyeceğimiz tek ilke, sürecin adil, hukuka uygun ve inandırıcı biçimde yönetilmesi, futbolumuz adına kamu vicdanının tatmin olacağı kararların alınması yönünde olmuştur. Ancak bugüne kadar sabır ve iyi niyetle izlediğimiz süreçte gelinen nokta ne yazık ki, gerçeklerin “halı altına süpürülmesinden” başka bir sonuç doğurmamıştır.

Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu olarak tüm camiamızın ilk günden itibaren sürdürdüğü soğukkanlı duruşundan taviz vermeyeceğine, herhangi bir provokasyona alet olmayacağına inancımız tamdır."



Bursaspor'un resmi internet sitesinde yayınlanan ve TFF'nin kararına tepki içeren mesajda şu ifadeler yer alıyor:

"3 Temmuz’dan bu yana Türk futbolunun kaderini büyük ölçüde etkileyecek bir süreçten ve sınavdan geçiyoruz.

Bursaspor Kulübü olarak Türk futbolunun geleceğinin dizayn edileceği bu süreçte üstlendiğimiz tek rol vardır, o da 16 Mayıs 2010 tarihinde elde ettiğimiz tertemiz şampiyonluk ve gerçekleştirdiğimiz Anadolu devrimidir.

Bunun dışında, şike soruşturması da dahil olmak üzere bir başka şaibeli olayla ilgili ismimiz bile geçmemektedir. Büyük Bursaspor taraftarıyla birlikte yönetimimiz, futbolcularımız ve teknik adamlarımızın içi son derece rahattır.

Ancak, Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu tarafından, haklarında bir çok iddia ve belge bulunan kulüplerle birlikte, sürecin mağdur tarafı olduğumuz halde Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na sevk edilmiş olmamızı makul görmemiz kesinlikle mümkün değildir.

Bursaspor Kulübü, bu süreçte bazı kulüplere isnat edilen suçlar nedeniyle zarar görmüşken, sportif başarımız, belki de şampiyonluğumuz elimizden alınmışken ve adaletin tecelli etmesini beklerken yaşanan bu gelişmeyi dikkatle takip etmekteyiz.

PFDK aşamasından sonra verilecek kararın ardından, eğer adaletin tam olarak gerçekleşmediğine dair en ufak bir şüpheye sahip olursak ve bu gelişmeler doğrultusunda UEFA’dan gelebilecek bir yaptırım nedeniyle kulübümüzün zarar görmesi durumunda tazmin hakkımızın tarafımızdan saklı tutulduğunun bilinmesini isteriz.

Bu arada son genel kurul toplantısında oy kullanmayarak ve hatta genel kurul salonuna dahi girmeyen tek kulüp olarak, baştan beri muhafaza ettiğimiz dik duruşumuzdan asla taviz vermeyeceğimizi de bir kez daha kamuoyuyla paylaşırız."

Açıklamanın nasıl yankı bulacağı merakla bekleniyor.



İşte Kayserisporı kulübünün bildirisi...

"Hatalı hakem kararları ile mağlup edilerek şampiyonluk yarışından alıkonulduğumuz Manisaspor Maçı dolayısıyla; Türkiye Futbol Federasyonu’nun Kulübümüzü de Disiplin Kurulu’na sevk etmesi utanç verici bir karardır.

Bu karar; rezalet bile değildir, ötesinde bir kelime icat etmek artık zorunludur.

“Hiçbir şike bulgusuna rastlamadık; ama herkesi disipline sevk ediyoruz.” ifadesi; kabul edilemez bir çelişkidir.

Böyle bir sebeple Kulübümüzün Disiplin Kurulu’na sevk edilmesi onur kırıcıdır ve küme düşürülmekten bile ağırdır…

Kulübümüz, yaşanan bu kepazeliğe ortak olmayacak ve savunma yapmayacaktır…

Bu kararı alarak herkesi pisletme amacı güdenler, kendi oyunlarına devam etsinler…

Kayserispor Yönetim Kurulu"



Galatasaray’dan ihtarname

Galatasaray yönetimi, kendilerini Profesyonel Futbol Disiplin Kuruluna sevkeden ve Futbol Disiplin Talimatı’nın 58. maddesini değiştiren Türkiye Futbol Federasyonu’na jet hızıyla ihtarname çekti ve "tazminat davası açarız" dedi. Dün yapılan yönetim kurulu toplantısından sonra Futbol Federasyonuna istifa çağrısı yapan sarı-kırmızılılar, daha sonra kulüp avukatları aracılığıyla bir ihtarname hazırladı. İhtarname, akşam saatlerinde Futbol Federasyonu’na gönderildi.

Çekilen ihtarnamede, Futbol Federasyonu'nun aldığı kararlar neticesinde Türk takımlarına UEFA'dan bir ceza verilmesi ve kendilerinin de Avrupa kupalarına gitme hakkının ellerinden alınmaları halinde, kulüp halinde uğrayacakları yüksek orandaki maddi kaybın giderilmesi için gerekli tüm hakların kullanılacağı ve tazminat davası açılacağı bildirildi. Başkan Ünal Aysal’ın imzası ile gönderilen ihtarname, tüm yönetim kurulunun görüşü alınarak hazırlandı.

Böyle bir durumda uğrayacakları tüm zararın futbol federasyonunu tarafından karşılanması için dava açmaya karar veren sarı- kırmızılılar, gelecek olası cezaya ve süresine göre, tüm şampiyonlar ligi ve tribün gelirlerinin hesaplanarak, ortaya çıkacak rakamı Futbol Federasyonundan talep edecek.



Galatasaraylı ve Trabzonsporlu taraftarlar UEFA Başkanı Michel Platini’yi e-mail yağmuruna tuttu..

TFF’nin 58’inci maddeyi değiştirmesini protesto eden Galatasaraylı ve Trabzonsporlu taraftarlar, hazırladıkları faks metnini UEFA Genel Merkezi’ne göndermeye başladı. UEFA Başkanı Platini’ye hitaben İngilizce ve Türkçe yazılan metin şöyle:



“Sevgili Platini, TFF hakkında disiplin talimatnamesinin 58. maddesini değiştirmek sureti ile şikeyi yasallaştırdıkları için resmi şikayette bulunmak istiyorum. Bu değişikliğin ana amacı sizin de bildiğiniz gibi geçen sezon bir çok maçta şike yapmış olan Fenerbahçe’nin küme düşürülmesini engellemektir. Şahsınızın ve Bay Infantino’nun da defalarca belirttiği üzere bu madde federasyonların değil UEFA ve FIFA’nın olmazsa olmaz maddesidir ve bütün federasyonlar bu kurala uymak zorundadır. Lütfen bu konuda acil hareket edin ve Türk Futbolunu kurtarın.

Türk Futbolundaki siyasi müdahale ve haksız muamele hemen şimdi durdurulmalıdır. Türk futboluna disiplin talimatlarınızı uygulamak sureti ile bugünden geç olmamak koşulu ile adaleti getirin.”



"Dear Mr. Platini,

I would like to make an official complain about Turkish Football Association for legalising match fixing by announcing the change of article 58 of Diciplinary Procedure. The only aim of this change is to save Fenerbahçe SK from relegation that you know were involved in several match fixing activity last season. As yourself and Mr. Infantino mentioned several times, this is UEFA's and FIFA's must have diciplinary act and all Federations have to obey this rule. Please take prompt action on this matter and save Turkish Football. Political interfere and unfair treatment in Turkish Football must be stopped now. Bring justice to Turkish Footbal by following your diciplinary procedures no later than today."



Konyaspor'dan TFF'ye bombardıman!

Bank Asya 1. Lig ekibi Konyaspor'un Kulüp Başkanı Ahmet Şan, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Yönetim Kurulu'nun son toplantısında yaptığı 58. madde değişikliği ve şike olayları hakkında verdiği kararları anlayamadıklarını, ortaya çıkan tabloda futbolun artık bir oyun olmaktan çıktığını üzüntüyle gördüklerini söyledi.

Konyaspor Kulübü Başkanı Ahmet Şan, kulübün resmi internet sitesine yaptığı açıklamada, TFF Yönetiminin önemli bir fırsatı yanlış bir kararla elinin tersiyle itip futbolu kaostan kurtaramadığını belirtti. Ahmet Şan'ın konu ile ilgili yaptığı açıklama şöyle;

"Türkiye'de şu an gelinen noktada bir kulüp başkanı olarak bende dahil insanlar futboldan nefret eder hale geldi. Türkiye Futbol Federasyonu'nun aldığı son kararı anlayabilmiş değiliz. Futbolda Süper Final oynanıyor. Oyuncular sahada birbirlerini boğazlıyor. Bunu birilerinin çıkıp izah etmesi gerekiyor. Bu maçlarda o oyuncuların davranışları diğer statlarda da örnek teşkil ediyor. Bir hakem kararına inanılmaz tepkiler veriliyor. Buna rağmen kart gösterilmiyor. Seyircisiz maçlar da şimdi bayanlara ve çocuklara açıldı. Ceza ve yaptırım yok. Şike sahaya yansımadı deniliyor.

Kamu vicdanı diye bir şey var. O kadar tapeler ve klasörler nereye gitti? Eğer bu işler yapanın yanına kar kalacaksa Türk futbolu bugünden itibaren bitmiştir. Şike yapılan bir sezonda Bucaspor, Konyaspor, Kasımpaşa küme düştü. Bu kulüplerin adı hiç geçmiyor. Bu takımların uğradığı zararların telafisi diye bir konu hiç gündeme gelmiyor. Şimdi ceza veriliyor ama suç ortada yok. Bu nasıl iş? Eğer bu zihniyetle gideceksek ne Avrupa'ya gidelim ne de futbol oynayalım. Bırakalım futbol oynanmasın. Dünyanın en önemli işi mi sanki futbol?

Türkiye Futbol Federasyonu'ndan ve karar mercilerinden bu kararlarını tekrar gözden geçirmelerini istiyorum. Bu Türk futbolu için tarihi bir fırsattı. Bu fırsat tepildi. Sırf bazı kulüplerin ekonomik kayıpları olmasın diye bu kararlar alındı. Altın yere düşmekle değer kaybetmez. Yine altındır. Ne olurdu birkaç takım cezalandırılıp Bank Asya 1.Lig'de mücadele etseydi. Tekrar şampiyon olup çıkabilirdi.

Taraftarlarımıza bu maçların bir oyun olduğunu bilmesi ve ona göre hareket etmesini, başka herhangi bir hesabımız ve çıkarımızın olmadığını bilmesini istiyoruz. Diğerleri ne yaparlarsa yapsınlar. Onlar her sene şampiyon olsunlar, Avrupa'ya gitsinler. Gelinen noktada alınan kararların kamuoyunu gözünün içine bakılarak alınmasını ben şahsen bir kulüp başkanı olarak yakıştıramıyorum. Biz mücadelemize futbol olarak devam edeceğiz. Şehrimizi temsil etmek adına buradayız. Futbolcularımız saha içerisinde oyun kuralları çerçevesinde mücadele edecek. Biz kesinlikle mazerette aramıyoruz. İçerisinde bulunduğumuz ekonomik durum ve diğer sıkıntılar belli. Oyuncularımız bugüne kadar bu takımı iyi getirdiler. Sonuçta Süper Lig'e çıkarız veya çıkmayız. Ama bu konuda bizim çabalarımız sonuna kadar devam edecektir. Söylenecek ve konuşulacak çok şey var. Ben tüm yetkililerden biraz daha aklıselim davranmalarını istiyorum."