8 Mayıs 2012 Salı

Başbakan Erdoğan’ın ‘kulüpler değil, kişiler ceza almalı’ paradoksu..


Hemen Sayın Erdoğan’ın öteden beri dillendirdiği ve bugünde tekrar ettiği beyanını aynen veriyorum, sonra yorum-düşüncemi sizlerle paylaşıyorum..





Bir basın mensubunun, "PFDK'nın kararları sonrası kulüpler ceza almadı ve kişisel cezalar aldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki sorusuna Başbakan Erdoğan, şu yanıtı verdi;

"Fenerbahçe'nin kongre üyesiyim. Taraftar olmanın ötesindeyim ama ben bu konuda konuşamam. Konuştuğum zaman yanlış olur. Ama benim ilkeler üzerinden, bildiğiniz gibi Sayın Platini'ye de söylediğim, UEFA'nın buradaki kongresinde yaptığım konuşma var. Orada da söyledim. Söylediğim şey şu; Bize göre, ki ben demokrasilerde de bunu savunurum. Siyasi partiler açısından da bunu savunuyorum. Tüzel kişiler cezalandırılmamalı. Gerçek kişiler cezalandırılmalı. Siz tüzel kişileri cezalandırdığınız zaman, o tüzel kişiliğe gönül veren binlerce, onbinlerce, milyonlarca insanı cezalandırıyorsunuz. O tüzel kişilikte yetkiyi almış, suçu işleyenler varsa, onlar cezalandırılsın. Niye kalkıp da o tüzel kişilik cezalandırılıyor. Şimdi futbol kulüplerinde böyle kulüp kapatma başlamadı, yarın bir de onlar başlarsa, bu iş nerelere gider, neler getirir, neler götürür bilemem ama siyasi partilerde biliyorsunuz artık bu işten gına getirdik. 4 kere 5 kere kapatılan partiler var. Ne oldu yani kapattınız partileri de o partiler yok oldu mu? Hatta bazıları güçlenerek geldi. Ama bazıları içinden partiler çıkardı. Onlar da bu ülkede çok daha güçlü bir şekilde hizmet ediyorlar. Bunları da artık birilerinin görmesi lazım."



Gelelim benim düşünce ve yorumuma:



Sayın Başbakanımız  hiç kusuru bakmasın ama mantık hatası yapıyor.. Çünkü 10 aydır devam eden şike davasıyla ilgili ortaya koyduğu tez, yaşananlarla hiç örtüşmüyor.



Neden mi?



Siyasi parti gibi spor hukukunda kulüp kapanma falan yoktur bu bir..



Tam aksine şike, teşvik suçlarını işleyen kulüp yöneticileri ise menfaati kim sağlıyor?



Atıyorum, X şahıs Y kulübü yöneticisi ve şike yapmış. Kulübü puan ya da puanlar kazanmış, şampiyon ya da ikinci olmuş mu?



Olmuş..



Ehee burada kulüp yöneticisi X şahsın menfaati yok ki..



Kimin var?



Yöneticisi olduğu kulübün..



O zaman yöneticiyi futbol spor hukukunda cezalandırıp kulübü muaf tutmak; UEFA Başkanı’nın dediği gibi ‘imkansızdır’ ve de mantık dışıdır..



Ha mesela Yunanistan’da olduğu gibi kulüp başkanı bahis oynamış, kulübü üzerinde haksız kazanç elde etmiş, tamam, amenna, olabilir..



Kulübün suçu yok, başkanı bir halt işlemiş, kulübü kurtaralım denebilir..



Kaldı ki bu durumda bile bahis skandalına karışan Yunan Kavala ve Volos takımları bir alt kümeye düştü, kulüp başkanı hapse girdi..



Sıkı durun şimdi!



Yunan Futbol Federasyonu bu cezayı UEFA’ya bildirdi, UEFA ne dedi?



Yetmez, 3 alt küme birden düşür.. Ve de öyle yapıldı..



En son PFDK ne yapıyor?



Fenerbahçeli 3 yöneticiye muhtelif yıllarla hak mahrumiyeti cezası veriyor.



Ehe kulübü nerde?



Canım, kulübün bir suçu yok ki..



İyi de bu ceza alan yöneticiler şahsi menfaati için mi bu suçu işlemişler?



Hayır, çok sevdikleri ve yöneticisi olduğu kulübü için..



Sayın Başbakanımızın bu tezi bir şekilde Türkiye içinde uygulanabilir, uydurulabilir falan filan.. Ama UEFA nezdinde olmaz abi, yüz kere, bin kere olmaz..


Hiç yorum yok: