Kim
ne derse desin; yaşanan 2-3 aylık Alex krizinden en karlı sıyrılan Sayın Aykut
Kocaman oldu..
Hani
hep diyorla ya, ‘sezon başında Alex ile yollar niye ayrılmadı?’..
Krizin
belkemiği bu sorudur..
Eğer
Aykut Kocaman, sezon bitiminde ‘Alex De Souza’ya artık kendine takım
bulabilirsin, seneye seni düşünmüyorum’ deseydi;
büyük riski kendisi taşıyacaktı..
Nasıl?
Çünkü
olası bir başarısız sonuçlar karşısında hedef tahtasına oturacaktı. Tam aksini
yaptı ve kendisi bu işten hiç yara almadan sıyrıldı, hatta mağdur pozisyonuna
geçti..
Aykut
Kocaman, sessiz ve derinden öyle bir güzel strateji ve planla haeket etti ki,
Alex-Yıldırım-taraftar kavgasını yandan izledi.. Hiç ama hiç topa girmedi.. ‘Bırak
birbirlerini yesinler’ felsefesini müthiş ve harfiyen uyguladı..
Lig
başladı, 6 hafta sonra başarısız sonuçların sorumlusu olarak Alex gösterildi,
şok bir kararla neşter vuruldu..
Her
takım yaşanan bu olağanüstü gelişmeler karşısında şaşkın kalır ve ‘ulan sıra
bana mı geliyor?’ sorusuyla canına dişine takar oynar..
Aynen
öyle de olur.. UEFA Kupası maçı ve Beşiktaş derbesi oyuncuların üst seviyede
gösterdikleri performansla farklı kazanıldı.. Tüm artılar elbette Aykut Kocaman
hanesine yazıldı.. ‘Alex silindi, takım silkelendi’ sloganını herkese
ezberletti..
Özetle
bu krizi fırsata ve lehine çeviren Sayın Aykut Kocaman başta olmak üzere Fenerbahçe
kulübü kazançlı olmuştur..
Bu
uygulanan şok tedavi, takımı ne kadar götürür derseniz; valla orası muammadır,
şokun etkisi geçicince ne olur, kimse bilemez.. Ya yeni bir şok gelir, ya da kınından
çıkmayan zehirli ve ölümcül oklar tekrar Aykut Kocaman’a döner.. Bakalım
zaman nelere gebedir, hep beraber öğreneceğiz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder