9 Ekim 2012 Salı

Aykut Kocaman sessiz ve derinden..


Kim ne derse desin; yaşanan 2-3 aylık Alex krizinden en karlı sıyrılan Sayın Aykut Kocaman oldu..

 

Hani hep diyorla ya, ‘sezon başında Alex ile yollar niye ayrılmadı?’..

 

Krizin belkemiği bu sorudur..

 

Eğer Aykut Kocaman, sezon bitiminde ‘Alex De Souza’ya artık kendine takım bulabilirsin, seneye seni düşünmüyorum’  deseydi; büyük riski kendisi taşıyacaktı..

 

Nasıl?

 

Çünkü olası bir başarısız sonuçlar karşısında hedef tahtasına oturacaktı. Tam aksini yaptı ve kendisi bu işten hiç yara almadan sıyrıldı, hatta mağdur pozisyonuna geçti..

 

Aykut Kocaman, sessiz ve derinden öyle bir güzel strateji ve planla haeket etti ki, Alex-Yıldırım-taraftar kavgasını yandan izledi.. Hiç ama hiç topa girmedi.. ‘Bırak birbirlerini yesinler’ felsefesini müthiş ve harfiyen uyguladı..

 

Lig başladı, 6 hafta sonra başarısız sonuçların sorumlusu olarak Alex gösterildi, şok bir kararla neşter vuruldu..

 

Her takım yaşanan bu olağanüstü gelişmeler karşısında şaşkın kalır ve ‘ulan sıra bana mı geliyor?’ sorusuyla canına dişine takar oynar..

 

Aynen öyle de olur.. UEFA Kupası maçı ve Beşiktaş derbesi oyuncuların üst seviyede gösterdikleri performansla farklı kazanıldı.. Tüm artılar elbette Aykut Kocaman hanesine yazıldı.. ‘Alex silindi, takım silkelendi’ sloganını herkese ezberletti..

 

Özetle bu krizi fırsata ve lehine çeviren Sayın Aykut Kocaman başta olmak üzere Fenerbahçe kulübü kazançlı olmuştur..

 

Bu uygulanan şok tedavi, takımı ne kadar götürür derseniz; valla orası muammadır, şokun etkisi geçicince ne olur, kimse bilemez.. Ya yeni bir şok gelir, ya da kınından çıkmayan zehirli ve ölümcül oklar tekrar Aykut Kocaman’a döner..   Bakalım zaman nelere gebedir, hep beraber öğreneceğiz..

Hiç yorum yok: